TarihTürk Devletleri

Zengiler

B

üyük Selçuklu sultanı Melikşah’ın kumandanı, Aksungur’un oğlu İmâdeddîn Zengî tarafından el Cezîre ve Suriye’de kurulan atabeglik. Irak Seçluklu sultanı Mahmûd, iki oğluna atabeg tâyin ettiği Zengî’yi 1127 senesinde Musul vâlisi yaptı. Atabeg Zengî Musul’a hâkim olunca, büyük ve kuvvetli bir devlet kurmaya çalıştı. Niyeti, önce bölgeyi hâkimiyeti altına alıp, sonra Haçlılarla mücâdele etmekti.

Bu yüzden Diyarbekir ve Sûriye’nin Arap ve Türk hâkimlerine karşı bir fetih siyâseti tâkip etti. Aynı siyâseti Haçlılara karşı da uyguluyordu. Arzusunu gerçekleştirmek için harekete geçen Zengî; Sincâr, Habr, Nusaybin ve Harran’ı ele geçirdi. Arkasından Haleb’e hâkim oldu (1128). Bu durum Haçlıların Haleb üzerindeki arzularına da son verdi. Zengî’nin Dımaşk’ı (Şam’ı) alması için önce Hama ile Humus’u ele geçirmesi gerekiyordu. 1130 senesinde Hama’yı ele geçirdi ise de, Humus önünde başarılı olamayarak, Musul’a döndü.

Zengî’nin genişleme hareketleri karşısında, toprakları tehdit altında kalan Artuklular birleştiler. İki taraf arasında yapılan muhârebede Zengî, Artuklu ordusunu geri çekilmeye mecbur etti. Bir süre sonra iki taraf arasında barış yapıldı ve 1130 yılında antlaşma imzâlandı. Daha sonra Artuklulardan Dâvûd ile mücâdeleye başlayan Zengî, Amid’i (Diyarbekir) ele geçirdi ve şehri, adına hutbe okumak şartıyla Artuklulardan Tîmûrtaş’a bıraktı (1141).

Zengî’nin idâresi altına almak için çalıştığı devletlerden birisi de Böriler idi ve bir müddet sonra onlar da Zengî’nin hâkimiyetini tanımak mecbûriyetinde kaldılar. Böylece bölgede güçlü bir hâkimiyet tesis ettikten sonra Haçlılarla mücâdeleye başladı ve Esârib Kalesi’ni kuşattı. Kudüs kralının yardıma gelmesine rağmen Haçlıları yendi ve kaleyi ele geçirdi. Sonra Haçlı Kontluğu işgâlindeki Urfa üzerine yürüdü. Çünkü Urfa Kontluğu, Zengîler Devleti’ni ikiye ayıran bir durumda ve ticâret yolu üzerinde çok mühim mevkideydi. İnce bir siyâsetle Hıristiyanları birbirinden ayırıp, Haçlılar arasında çıkan anlaşmazlıktan faydalanan Zengî, Katoliklerden memnun olmayan Ermenilerin de desteğiyle, 1144 senesinde Urfa’yı ele geçirdi ve zaferi bütün İslâm dünyâsında sevinçle karşılandı. Urfa’nın Müslümanlar eline geçmesi, Hıristiyan âleminde büyük şaşkınlığa sebep oldu. Papanın teşvikiyle Hıristiyan âleminde İkinci Haçlı Seferi’nin hazırlığı başlatıldı.

1147-1149 yılları arasında gerçekleşen İkinci Haçlı Seferlerini netîcesiz bırakan İslâm kahramanlarından biri olan Nûreddîn Zengî, kurduğu eğitim kurumları ve sosyal tesisler, yaptığı îmâr faâliyetlerinin yanında güçlü bir devlet kurucusu olan Selâhaddîni Eyyûbî’yi yetiştirmesiyle de tanınmaktadır. Haleb, Şam, Hama, Humus, Ba’albek, Menbic ve diğer şehirlerde büyük medreseler, câmiler, imâretler, kervansaraylar, hastahâne ve dârülhadîsler yaptırıp, masraflarının karşılanması, tâmirâtı ve yaşatılması için büyük vakıflar bıraktı. Şam’da yaptırdığı büyük hastahâne, devrin en meşhur mütehassıs doktorlarının hizmet verdiği bir sağlık müessesesiydi.

 Hadîs üniversitesi mâhiyetindeki ilk dârülhadîsi o kurdu ve pek çok kitap vakf etti. Rasathâne kurdurarak, güneş saati yaptırdı. Dindar olup, ilim adamlarının hâmisiydi. Karargâhında dahi Kur’ânı kerîm okutup, hürmetle dinlerdi. Haksızlıkların önüne geçmek ve devletin menfaatlerini korumak için, hassas bir haber alma teşkilâtı kurdu. Sultanlığı devrindeki siyâsî hâdiseler büyük, bulunduğu çevre çok karışık bir yapıya sâhip olmasına rağmen, halkının sağlığını ve huzûrunu korudu.

Zengîler, Selçuklularda olduğu gibi, edebiyâtın gelişmesine yardımcı oldular. Ahmed bin Münir elKayserânî, Müslim bin Hazir ve Haysa Bahsa bu devirde yetişen belli başlı şâirlerdendir. Bu dönemde yetişen din âlimleri de çoktur. Bunlardan Türk asıllı Ebû Abdullah Vâsıtî ve fıkıh âlimi Abdullah bin Muhammed en meşhurlarıdır. Târihçiler bakımından Zengîlerin dönemi en zengin devrelerden biridir. Meşhur târihçilerden elAzimî, Usâme bin Munkız, İbni Şeddâd ve İbnülEsîr bu dönemde yetişmiştir.
Güzel sanatlara önem veren Zengîler, bir kısmı zamânımıza kadar gelen, çok sayıda mîmârî eser yaptırdılar ve pek çok medrese inşâ ettirdiler. Birinci Seyfeddîn Gâzi, Musul’da elAtika adıyla bilinen medreseyi yaptırdı. Musul’daki Ulu Câmii’nin inşaatını Birinci Seyfeddîn Gâzi başlatmış, Nûreddîn Mahmûd da tamamlamıştır. Bu sebeple câmi, Câmii Nûri adıyle anılmaktadır.

Zengî atabegleri içinde îmâr yönünden en çok faaliyet gösteren Nûreddîn Mahmûd bin Zengî’dir. Suriye’nin önemli bütün şehirlerinin surlarını tâmir ettirdi. Dımaşk’ta iç kaleye bir câmi yaptırdı. Yeni bir kapı olarak Bâbül Ferec’i açtırdı ve DârülAdl denilen bir binâ inşâ ettirdi. Haftanın iki gününde kendisi burada dâvâlara bakardı. Ayrıca DârülHadîs ile Mâristân, yaptırdığı meşhûr eserler arasındadır. Kendi adına nispetle Şam’da Nûriye adında bir medrese de yaptırdı ki, kabri bunun içindedir. Diğer Zengî atabegleri devrinde ise, Medresetülİzziyye, MedresetülNûriyye ve Kâhiriyye adlarıyla bilinen medreseler yaptırıldı. Zengî emirlerinden Mücâhiddîn Kaymaz da, Musul’da câmi, tekke, medrese ve köprü gibi birçok mîmârî eser inşâ ettirdi.

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 63