üreğimizin bir yarısı Filistin’dir ki Gazze üzerinden İsrail eliyle yakılmakta; diğer yarısıysa Şarkî Türkistan’dır ki Çin eliyle kavrulmakta…
Has ismi “Şarkî Türkistan”dır; Uygur Türkleri, vatanlarını böylece tesmiye ederler; Türkiye’de de yakın tarihlere kadar böyle denirdi. Çünkü; Türkistan önceleri yekpâre iken bilâhare Rus ve Çin işgalleriyle Garbî Türkistan, Şarkî Türkistan diye ikiye ayrılmıştı. Şimdilerde dünya, daha ziyade “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” ibaresini tercih etmekte.
Ağır Çin işgali altında bir otonom idarede yaşayan Şarkî Türkistan, kabaca izah etmek gerekirse, nüfus olarak Türkiye’nin üçte biri, toprak olarak iki katıdır. Uygur Türkçesi de Türkiye Türkçesi gibi Altay dil ailesine mensuptur. Asya, Avrupa ve Amerika’ya hicret etme mecburiyetinde kalmış Uygur Türklerinin sayısı hemen hemen anavatan Şarkî Türkistan’daki nüfus kadardır. Uygur İslam Cumhuriyetinin bayrağı al bayrağımızın aynısı olan gök bayraktır. Çin, bu bayrağın doğduğu vatanda dalgalanmasına izin vermemektedir.
Büyük bir tarih, ilim-irfan ve medeniyete sahip Şarkî Türkistan, Çin, Kazakistan, bazı Türk Cumhuriyetleri, Keşmir vs. ile komşudur. Nüfusun tamamı Sünnî ve Maturidîdir. Şu ân yeryüzünde İslâm harflerinin kullanıldığı tek Türk ülkesidir. Resmî dil Uygur Türkçesi ve yanı sıra Çincedir.
Şarkî Türkistan, bırakalım 25 milyonu, hatta 30 milyon kabul edilse bile bir buçuk milyarlık Çin’in 50’de biridir. Öyleyse buna rağmen Pekin idaresi, bu toprakların istiklalini niçin tanımamaktadır? Öyle ya! Diğer komünist rejim SSCB, yeniden yapılanma döneminden sonra bir kısım orta ve doğu Avrupa devletlerinin yanı sıra Türk muhtar idarelerinin de istiklallerini iade etmişti. Çin ise Mao sonrasında ekonomide liberalleştiği halde yönetimde komünizmden zerrece taviz vermemiştir.
Uygurlar, bugün dünyada hürriyet ve istiklalinden mahrum nadir kavimlerden biridir. Bu neticedeki esas amilse Şarkî Türkistan’ın her çeşit yer altı ve yer üstü zenginliğine sahip olmasıdır. Bundan dolayıdır ki Pekin’in Şarkî Türkistan’a istiklâlini iade etmesi bir yana payitaht Urumçi başta olmak üzere Uygur şehirlerine yüksek sayıda Çinli nüfus iskan ederek nüfusu tersine çevirme çalışmaları ve diğer müeyyidelerle birlikte asimilasyon yapmaktadır.
Milliyet hissine, din şuuruna malik olup da bunu dile getirme cesareti gösteren ziyalılar hapse atılmakta, idam edilmekteler. Üniversite yıllarımızda İsa Yusuf Alptekin’i tanımıştık. Merhum, Şarkî Türkistan başvekiliydi, Çin takibatı üzerine uzun ve çok zahmetli yollar katederek Türkiye’ye sığınmıştı. En az 50 yıldır Çin zulmünü okur ve dinleriz.
Bu zulümlere maruz kalan Uygur kardeşlerimizin hâli, tıpkı İsrail zulmüne maruz kalmış Gazzeli kardeşlerimizin yaşadıklarını aksettirir. Çin, o zulmünü bu ramazandan itibaren tekrar yapmaya başladı. Uygurlara orucu ve namazı yasakladı. Bu baskılara direnip de hayatını kaybeden şehit sayısı ürkütücü rakkamlarda.
Şarkî Türkistan’ın tek ümidi Türkiye’dir. Çin’le Türkiye’nin arası iyidir. Bu ticârî ve siyâsî iyilikten mazlum Uygur Türklerinin mutlaka fayda görmesi lazım. Daha dikkatli, daha hızlı, daha müessir, daha ikna edici ve daha netice alıcı bir Şarkî Türkistan diplomasisi güdülmeli.
Rahim Er