O
n dokuzuncu yüzyıl divan şairi. 1826’da bugün Yunanistan sınırlarında kalan Yenişehir’de (Larissa) doğdu. Asıl adı Hüseyin’dir. Fenarlı Sıdkı Ebu Bekr Paşanın oğludur. Tahsil durumu hakkında bilgi yoktur. Fakat Arabi, Farisi ve Rumcayı biliyordu.Vidin valiliği sırasında Abdurrahman Sami Paşaya katiplik yaptı (1853). Daha sonra İstanbul’a geldi. Beşiktaş Mevlevihanesi Şeyhi Nazif Dede’ye damad oldu. Mustafa Nuri Paşanın Bağdat valiliği ve Irak müşirliği sırasında onunla birlikteydi. İstanbul’a döndükten sonra, bir ara Gelibolu’ya gitti. Tekrar İstanbul’a döndü.
Ömrünün son zamanlarını Üsküdar Bidayet mahkemesi azası olarak geçirdi. Hanımı ve oğlunun arka arkaya ölmeleri üzerine maddi ve manevi yönden çok sarsıldı ve ömrünün son zamanlarını sıkıntı içinde geçirdi. 7 Ekim 1883’te İstanbul’da vefat etti. Vasiyeti üzerin Eyüp’te Bahahireye Dergahı semahanesine defnedildi. Hüsameddin ve Muhsine adlı iki çocuğu vardı.
Mevlevi yolunda olan Avni, derviş bir hayat yaşayıp şöhretten kaçmıştır. Bu sebepten eserlerini yayınlamamıştır.
Eserleri:
Divan: Üç bin beytten fazladır. Damadı Şevki Bey tarafından bastırılmıştır.
Mesnevi Tercümesi: Mesnevi’nin ilk üç cildinin mensur olarak Türkçeye tercümesidir.
Ab-name: İkinci Abdülhamid Hana sunulmuş manzum-mensur dilekçe mahiyetinde bir eserdir.
Mir’at-ı Cünun: Mesnevi türünde mizahi şiirlerdir.
Ateşgede: Şeyh Galib’in Hüsn ü Aşk’ına nazire olarak yazdığı mesnevi tarzında bir eserdir.
Avni Beyin kıymetli bir şair olduğu çeşitli yazarlar tarafından bildirilmiştir. Türkçe şiirleri yanında Farisi şiirleri de başarılıdır. Ancak mütevazi bir hayat yaşadığından şairler arasında layık olduğu yeri alamamıştır. On dokuzuncu asırda batı şiirine özenen şairler, divan şiirine ve divan şairlerine gereken önemi vermemişler ve cephe almışlardır. Bu kutuplaşma içinde Yenişehirli Avni eski şiirimizi devam ettirenler grubunda olup, Encümen-i Şuara arasında yer almıştır.
Rubai
Bu deyr-i fenadan ki mükedder gitdim
Dil-haste vü dil-figar u muğber gitdim
Bu amed ü şüdde ihtiyarım yokdur
Mecbur gelip cihana muztar gitdim
(Bu geçici dünyadan kederli, gönlü hasta ve yaralı hatta küskün gittim. Bu geliş-gidiş benim elimde olmadığından, cihana gelişim mecburi olduğu gibi, ayrılışım da sıkıntı iledir.)