Dil ve EdebiyatTürk Dili

Uydurukça Dil

G

ÖTE’nin:
«—Bir millete yapılacak en büyük manevî suikast, onun diliyle oynamaktır!»

    Dediğini biliyordum ama. bu sözü bastıracak kudret ve hikmette başka bir ölçünün, bir Fransız edibin de olduğundan haberim yoktu.

    Meşhur Fransız edip ve mütefekkiri (Bossuet) diyor ki:

    «— Sabit olmayan ve her ân değişen dillere ölümsüz bir eser emanet edilemez!»  

    İşte ayniyle Fransızcası:

    «— On ne confie rien d’immortel a des langues incertâines’et toujöurs changeantes.» 

    Yâni, yerine oturmamış, bürkânî (volkanik) topraklar üzerinde nasıl büyük inşalar yapılamazsa, kıvamsız ve her ân değişik, tek kelimeyle «uydurukça» denebilecek lisanlardan da büyük eser beklenemez.

    Nasıl Moskofun son iki asırlık tarihî rolü bizim maddî göç yolumuzu kesmek olmuşsa, içimizdeki bir asırlık Moskoflar da manevî göç yolumnuzu keserek kökümüzü kurutmayı hedef tutmuşlar, hususiyle ikinci dünya Harbi içinde ve sonrasında Moskova diktasiyle bu işi yeni bir dil uydurmakta; bulmuşlardır. Bizi dışımızdan tasfiyeye memur Moskof, aynı dâvayı ajanları vasıtasiyle içimize de sirayet ettirmeyi bilmiş ve bir milleti söndürmeye mâtuf hareket, bir milleti diriltme şeklinde takdim edilmiştir.

    Uydurukçanın bütün hesabı bu kadardır!

Necip Fazıl Kısakürek

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128