Dil ve EdebiyatTürk Dili

Uydurmacılık ve Kelime Türetme

B

irçok kimseler bilerek veya bilmeyerek yeni kelime meydana getirmek ile uydurmacılığı birbirine karıştırıyorlar.

Diyorlar kî: “Her dilde uydurmacılık vardır. Yeni kelimeler uydurulur. Dili özleştirme akımına uydurmacılık denmez.” Bu düşünce ve görüş doğru değildir. Bir dilde o dilin yapısına ve gramer kaidelerine uygun olarak yeni kelimeler meydana getirilmesi “Uydurmacılık olmayan” bir harekettir. Bu iş kelime türetmektir. Buna dilbiliminde “kelime yapımı” (kelime teşkili, kelime meydana getirme) adı verilir. Başka dillerdeki yeni kelimeler bu şekilde teşkil edilmektedir. Bu işin uydurmacılıkla bir ilgi ve münasebeti yoktur. Bu yolla yeni kelimeler meydana getirmek Türkçe için de gereklidir ve dilimiz buna çok elverişlidir.
 Türkçede de her zaman yeni kelime ve terimler yapılmıştır, yapılacaktır. Mühim olan nokta bunların dil yapısına uygun olup olmamasıdır. Yeni bir kelime dilin kaidelerine uygun olarak teşkil edilmişse, uydurma bir kelime değildir. Yaşama şansına sahip olarak doğmuş bir kelime demektir. Uydurma kelimeler için Ölçü ise, herhangi bir kaideye bağlı olmamaktır.
Buna dil ilminde “soysuz, piç” kelimeler denir. “Öztürkçecilerin” ortaya sürdüğü birçok kelimelere uydurma damgası vurulması, bu kelimelerin Türkçenin bünyesine uygun olmamasından ileri gelmektedir. Bir kelimenin uydurma olmaması için, kökünün bilinmesi ve ekinin işlek olması gerekir. “Bütün dillerde yeni kelimeler ancak işlek eklerle, bilinen köklerden teşkil eder.” 

Dilimizin gramerini iyi bilmeyen “Öztürkçecilerin” türettikleri kelimeler çoğu zaman yanlış olmaktadır. Bu kelimelere uydurma denmesi işte bu yüzdendir. Yeni meydana getirilen bir kelimenin doğru ve güzel olabilmesi için, yalnız şekil bakımından gramer kaidelerine uygun olması yetmez. Ayrıca ses, mânâ ve mefhum bakımından da doğru, uygun ve elverişli olması icab eder. 
Öztürkçe diye ortaya çıkarılan kelimelerin büyük bir kısmı ya şekil ve ses, veya mânâ ve mefhum bakımlarından yanlıştır. Bunu örnekleriyle açıklamaktayız.

Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128