MakalelerMedeniyetimiz

Üstad’ın Vasiyeti

Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in vasiyetinin bir bölümü aşağıdadır:

B

u vasiyet, çoluk – çocuğumun ve
şahsi yakınlarımın dar ve hususi kadrosundan ziyade, onların da içinde olduğu
geniş ve umumi zümreyi muhatap tutuyor. Başta gerçek Türkün ruh köküne bağlı
yeni gençlik, şu kadar yıllık mücadele hayatımda beni okumuş veya dinlemiş her fert,
kısaca Allah ve Resulüne perçinli herkes… Onlara hitap ediyorum ve dileklerimin
yerine getirilmesi için gerekli çalışmayı işte, bu yeni gençliğe ısmarlıyorum!
Eğer üzerlerinde bir hakkım varsa, Hesap Gününde tek tek sorumludurlar.
Emanetim, beni seven ve İslâm dâvasında bir hak sahibi olduğumu kabul eden
herkese…

……

Beni, ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim
gibi, İslâmî usullerin en incelerine riayetle gömünüz! Burada, umumi vasiyette
de belirtilmesi gerek bir noktaya dokunmalıyım: 1935 yılında, Mürşidim ve Kurtarıcım
Esseyyid Abdülhakim Efendi Hazretlerine, bir yazımı okumuştum. Bu yazı,
kendilerini tanıdıktan sonraki dünya görüşüme ait olarak, zamanenin bize
aykırı, meşhur bir gazetesinde çıkmıştı ve Türkün tarih muhasebesini İslâmî
tefekkür noktası etrafında çerçeveliyordu. Yazıyı ellerine aldılar, kalem
istediler ve üstüne öz elleriyle «altın
ile yazılacak yazı»
buyurdular. İşte hususi zarfında duran bu kesilmiş
makaleyi, bütün eserlerimin tasdiknamesi olarak kefenime iliştirsinler…

Nasıl, nerede ve ne şekilde öleceğimi Allah
bilir. Fakat imkan aleminde en küçük pay bulundukça, biricik dileğini,
Ankara’da, Bağlum Nahiyesindeki yalçın mezarlıkta, Şeyhimin civarına defnedilmektir.
Elden gelen yapılsın…

Cenazeme çiçek ve bando muzika
gönderecek makam ve şahıslara uzaklığımız ve kimsenin böyle bir zahmete
girişmeyeceği malûm… Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne
yapılmak gerektiği de beni sevenlerce malum… Çiçekler çamura ve bando yüzgeri koğuşuna…

Cenazemde, namazıma
durmayacaklardan hiç kimseyi istemiyorum! Ne de, kim olursa olsun, kadın… Ve
bilhassa, ölü simsarı cinsinden imam!.. Ve “bid’at”
belirtici hiçbir şey!.. Başucumda ne nutuk, ne şamata, ne medh, ne şu, ne bu…
Sadece Fâtiha ve Kur’ân…

Mezarımda İlâhî ve ulvî isi ve
sıfatlardan ve benim beşerî ve süfli isim ve sıfatlarımdan hiçbir iz
bulunmayacak… Mevlid de istemem!.. Onu, uhrevi rüşvet vasıtası yapanlara
bırakınız! Sadece Kur’an…

Şimdi sıra en büyük dileğimde…
Müslümanlardan, eğer bu dâvada hizmetim geçtiğine inanan varsa, şunları
istiyorum: Her ferdin, herhangi bir kifayet hesabına yanaşmaksızın, benim için “Necip Fazıl’ın kaza borcuna karşılık”
niyetiyle bir günlük (5 vakit) namaz kılması ve yine bir gün oruç tutması…
Mevtanın ardından, onun için kaza namazı Şafii içtihadınca caizdir ve aynı
içtihad Hanefilerce de rahmettir.

Her ferdin, en aşağı 100 Tevhid
kelimesi okuyup sevabının mislini bana hediye etmesi… 70 bine dolması lâzım…

Bir de üzerimde hakkı, olanların
bunu Allah rızası için helâl etmeleri…

Ölünceyedek, üzerimdeki Allah ve
kul haklarından mümkün olanını ödeyebilmek için elimden geldiği kadar cehdetmek
azmindeysem de ne olacağını, nereye, hangi noktaya varabileceğimi bilmiyorum ve
yardımı Müslümanlardan bekliyorum. “Şey’en
lillâh”
tabiriyle bana Allah için bir şey veriniz! Yardımınızı
esirgemeyiniz!

Allah, Allah dostlarını ve
düşmanlarını unutmayınız! Hele düşmanlarını!.. Olanca sevgi ve nefretinizi bu
iki kutup üzerinde toplayınız!

Beni de Allah ve Resul aşkının
yanık bir örneği ve ardından birtakım sesler bırakmş divanesi olarak arada bir
hatırlayınız!

Son gün
olmasın dostum, çelengim top arabam;
Alıp beni
götürsün tam dört inanmış adam!

Necip Fazıl Kısakürek

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242