Lübnan’da 400 bin Türk var.
Lübnan 11 asır evvel Türk hakimiyeti (Tolunoğulları) yaşayan bir ülke. Daha sonra Selçuklu hükümranlığına girer (1078-1117) yine Türkler yerleşir bölgeye. Hittîn zaferi (1187) ve Kudüs’ün fethinden (1189) sonra Lübnan (sahil hariç) Eyyûbîlerin eline geçer.
Memlûk Sultanı Baybars ve Kalavun döneminde Haçlı hâkimiyeti sona erer. Önemli bölgelere Türk aşiretlerini oturturlar, arkalarını sağlama alırlar. 12. yüzyılda Kisrivan’dan Trablusşam’a stratejik noktalarda Türkmen aileleri bulunur daima. Derken Lübnan Çerkes asıllı Berkuk Beyin eline geçer. Beyrut’un kuzeyi ise Türkmen Assaf ailesine bırakılır. Türkmenler iltizam yoluyla vergi toplar. Bu boylar aynen Memlûklar ve Osmanlılar gibi Türk ve Sünni’dirler.
Mercidabık Savaşı’nda Yavuz’un yanında yer alır ve daha geniş bir alana yayılırlar. Lübnan, 1516 Suriye-Mısır seferi ile elimize geçer. Osmanlı hac yolunu emniyete almak için Türk aşiretlerini iskan eder burada. Daha az vergi alır ve resmen kollar. Ülke tam 402 yıl bizden sorulur, taa ki 1918 Ekim’ine kadar. Peki bunca köklü geçmişe rağmen, hiç Türk kalmamış olabilir mi Lübnan’da? Cumhuriyetin ilk yıllarında hariciyemiz dış Türklere ve Dünya Müslümanlarına mesafeli durur. İlgilenenler de Turancı diye yaftalanır. Eh sen sahip çıkmazsan, elin oğlu da yok sayar.
Ankara İlgisiz Kalınca
Bu ülkede1932’den beri sayım yapılmamış, haliyle net şeyler söylemek zor. Lâkin Tarihçilerin hesaplarına göre en az 400 bin Türk yaşamaktadır orada. Uzun yıllar onlardan habersiz yaşarız. 1989 yılında Lübnan’lı bir subayın yolu Beyrut elçiliğimize düşer, emir erini işaret ederek “bakın bu da sizden” der laf arasında. Sağ olsun ilgilenirler ve Türkmen asker Halit Esad’ın köyüne ziyarette bulunurlar. 2800 nüfuslu Kaşavra köyü silme Türk ve sünnidir. Aydamur ona keza. Akkar bölgesinde 20 bin Türk vardır ve berrak bir Türkçe konuşurlar. Tıpkı Anadoludaki gibi bahçeli evlerde otururlar. Meyve ve çiçeğe düşkündürler, evlerine nazlı hilali asarlar. Hatta nişanlanan kıza “bayrakladık” derler hoşça bir üslupla.
Sadece Akkar mı?
Uzun yıllar Lübnan Türkmenlerinin Akkar’dakilerden ibaret olduğu sanılır. İran tek tek Şiileri tespit edip sahip çıkarken, Büyükelçilerimiz konaklarına kapanır, “yaa bu ülkede başka Türk yok mu” diye dolaşma ihtiyacı duymazlar. Baalbek şehri yakınında da Türkmenler vardır oysa. Bazı köyler silme Türktür hatta. Şeymiye, Nananiye, Hadidiye, El Kaa… Duris ve Addus ise % 85 nispetinde Türktür, bir miktar da Mâruni Hıristiyan ve Katolik Rum yaşar aralarında. Daha düzgün bir Türkçe ile konuşurlar ki onları da 2007 yılında keşfedebiliriz anca.
Baalbek Türkleri aşiret hayatı yaşadıkları için erimez, kendileri gibi kalırlar. Osmanlının son yıllarında Giritli Rumlar, Türklere rahat vermez, tehdide başlar. “Ya dininizi değiştirin” derler, “ya da defolun gidin buradan.” Baskı, yağma, kanlı komitacılar… 1898’de başlayan göç 1924’e kadar sürer. Ekseri İzmir ve Mersin’e yerleştirilirler. Ancak bazı kafileler de Trablus ve Şam’a yollanır. II. Abdülhamid Hân Hazine-i Hassa’dan para harcayarak muhâcirler için köy kurdurur burada (Hamidiye). Girit Türkleri takriben 30 bin civarında. Araplarla iç içe yaşadıkları için lisanlarını unutmuşlar o başka.
Nerdeyse Onda Bir
Eyyûbî ve Memlûk ordusunu oluşturan kölemenlerin içinde hatırı sayılır miktarda Çerkes vardır. Mazileri 12. yüzyıla dayanır ki, sünnidirler ve kendilerini Türk sayarlar. 93 Harbi sonrası Kafkaslardan göçe zorlanan Çerkeslerin bir kısmı Suriye ve Lübnan’a yerleştirilir. Dağınık yaşadıkları için nüfusları hakkında net bir bilgi bulunmaz. Lübnan’da ayrıca en az 50 bin Suriye Türkmeni yaşar. Trablus’a bağlı Göçer ve Ayduman köyü sakinleri gibi mesela. 1940’lı yıllarda Beyrut, Ortadoğunun Parisi olur, iş imkânları artar.
Urfa, Mardin ve Antep’ten 60 bin Türk, Lübnan’a yerleşir dükkan tezgâh açar. Arapça bildikleri için kolay intibak ederler hayata Lübnan Türkleri Anadolu’dan kopmuş değil. Evlerin çatılarında çanak antenler, Türk TV programlarını izliyor, duvarlarına Türk bayrakları asıyorlar. Yunus Emre enstitüsü Türkçe öğretmenleri yollamış ama talep çok fazla, yetişemiyorlar. Lübnan’da yaşlı Ermeniler de akıcı Türkçe konuşuyor. Lübnan hükümetinin Türkmenlerden yana derdi yok, barışçı ve eğitimli insanlar. Kavgaya karışmıyor, herkesle geçiniyorlar.
İrfan Özfatura