MakalelerTürkistan

Türkmen Atları

“1877 yılında İstanbul’dan Türkistan seyahatine çıkan Mehmet Emin Efendi hatıralarında Türkmen atları hakkında aşağıdaki hususları kaydediyor.”

O

rta Asya için atların önem derecesi dünyanın hiçbir yeri ile kıyaslanamaz. Öyle çöllerde at insanın yalnız arkadaşı ve yardımcısı olmayıp âdeta diğer yarısıdır. Türkmen, anasından yarı at yarı insan olarak doğmuş denilse yeri vardır.

Atlı olduktan sonra Türkmen’e ayaksız demek lâzım gelir. Hattâ icabında canını kurtaracak at olduğu için, Türkmen kendisinden ziyade atına önem verir. Öyle ki kovaladığını tutacağına ve önünden kaçtığına yakalanmayacağına emin olmalıdır. Bundan başka at Türkmenlerin en büyük süsü sayılır.

Avulunun önüne bir at bağlamak ululuk ve büyüklük işaretidir. Türkmen’in kılıcı daima boğazında asılı olup bununla gururlanır ise de gözünün önünde bulunan atı ile de iftihar eder. Türkmen’e “dile benden ne dilersin?” denilecek olsa en iyi at ile en metin silâh derler. Çünkü bunlara sahip olursa artık bütün dünyanın kendisine ait olacağına inanır.

Türkistan’da birkaç cins at bulunup bunlar arasında “Bedevi” dedikleri Arap cinsine benzer atlardır ki bunlara “halis kan” derler.

Gürgânlıların atları gerçi ufak yapılı ve zayıf ise de, gayet hızla koşar ve çabucak yorulmak bilmezler.

Teke Türkmenlerinin atları gayet yüksek, cüsseli, güzel ve gösterişli olurlar ise de, o kadar süratle koşamazlar. Yola fazla dayanamayıp çabuk yorulurlar.

Hiyve’de bir cins at yetişir ki Teke ile Türkmen atlarının ortası olup, hem gösterişleri elverişli, hem de sürat ve dayanıklılıkları iyi olup işe uygundurlar.

Bir de “Yabu” dedikleri bir tür at olup cins atların yanında bunların esâmisi bile okunmaz. Onlar bizim taraflardaki beygir değerinde olup adi yolda binilirler. Çok defa yüke dahi koşulurlar.

Türkmenlerin atlara bakmaları dahi garip ve dikkati gerektiren bir iştir. Türkmenler bir savaşa gidecek olurlarsa üç ay evvel atlarına idman yaptırmaya başlarlar. Evvelâ atlarını beslemek için yonca v.s. gibi semirtici otlar verirler. At tamamıyla semirdikten sonra samanın içine kuyruk yağı karıştırıp verirler. Bu yem atların içini temizleyip karnını çeker. Etini sağrısını üzerine toplar.

Bu hâlde bizim gezgincilerin ve binicilerin, “Saman tavı” dedikleri köpük nev’inden yalancı semizlik kaybolup at asıl sağlam etiyle kalır. İşte böylece atı yavaş yavaş seferin yorgunluklarına ve sıkıntılarına alıştırdıklarından üç dört gün yola düzüldükten sonra atlar bir daha yorulmak bilmezler.Türkmen Atları

Mehmet Emin Efendi

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242