K
anuni Sultan Süleyman zamanında Fransa elçisi olarak Türkiye’ye gelen Busbecq “Türk mektupları” isimli eserinde, Türklerin hayvanlara olan şefkat ve merhametini şöyle dile getiriyor:
—–
Türk’ün yumuşaklığı ve iyiliğinin manasıyla kendisini gösterdiği bir alan varsa o da hayvanlarla olan münasebetidir. Busbecq bu konudan sık sık söz eder ve Türklerin hayvanlara karşı muhabbetiyle ilgili birçok örnek verir.
Ama daha çok Türklerin atlara karşı gösterdikleri davranış Busbecq’i hayran bırakmıştır. Burada da, Avrupalıların atlara karşı tutumları hiçbir mukayese kabul etmeyecek gibidir. Atlara Türk at uşakları tarafından nasıl muamele edildiğini anlatırken şöyle yazar:
“Onları çocuk gibi okşar ve asla dövmezler, oysa bizim at uşaklarımız bu hayvanların ancak bağrılarak ve sopayla vurularak terbiye edildiklerini sanırlar[…]. Onların atları bizimkilerden çok daha uzun yaşar. Onlarda yirmi yaşına gelmiş ama benim sekiz yaşındaki atlarımla aynı zekâya ve fizikî kuvvete sahip atlar görmek mümkündür. Hatta Padişahın bazı en iyi atları elli yaşına kadar gelmektedir! Türkler atları yağlandırmaktan ziyade beslerler.”
İstanbul dışına yaptığı bir geziden bahsederken gene bu konuya değinir:
“Türkler atları olabilecek bütün yumuşaklıkla eğittiklerinden, Türk atları kadar yumuşak başlı ve sahiplerini veya kendilerine bakanları daha iyi tanıyan hiçbir hayvan yoktur. Bitinya’dan (Batı Karadeniz bölgesi) geçerek Karadeniz’den Kapadokya’ya giderken köylülerin taylara gösterdikleri itinayı, onları nasıl okşadıklarını, neredeyse evlerine sokacak ve hatta sofralarına alacak kadar şefkatli davrandıklarını gördüm. Sanki atları kendi evlâtları arasında görüyorlardı…
Böylece atlar da insanlara karşı derin bir sevgi besliyorlardı; zaten çifte atan, ısıran veya inatçı ata pek rastlanmıyordu. Böylesine kabahatlere bu ülkede pek rastlanmıyordu. Lâkin bizim yöntemimiz bunlarınkinden ne kadar farklıydı Tanrım! Bizdeki alışkanlığa göre at uşakları, durmadan tehdit edici bir sesle konuşmak ve böğürlerine vurmaya hazır bir sopa bulundurmaktan başka uygulanacak bir şey yok sanıyorlardı.”
Kaynak: Türkler Arasında Bir Avrupalı (1521-1591)- Ignace Dalle
Ignace Dalle
Kaynak