Türk Dili

Türkiye Türk Dünyasının da Dilini Bozuyor

D
oksan’lı yıllardı. Sovyetler dağılmış, yeni Türk Cumhuriyetleri kurulmuştu.  Yavaş yavaş Azerbaycanlılar, Türkistanlılar Türkiye’ye gelmeye başlıyordu. O zamanlar Türkiye Gazetesi’nin Konya Bölge Temsilcisiydim. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Cin bir gün telefonla beni aradı:  
“Hemen gel, Azerbaycandan misafirler var.” dedi. Halil Bey, benim Türk Dünyası’na olan sevgi ve ilgimi bildiğinden adeta müjde verir gibi konuştu. Hemen Rektörlüğe gittim. Bakü’den gelen misafirler 2 profesördü. Rektör bey bizleri tanıştırdıktan sonra kendilerine:  
-“Hoş gelmişsiniz, yahşi misiniz? Sizleri burada görmekten çok hoşbaht oldum.” Dedikten sonra: 
-“Ben Azerbaycan dilini çok seviyorum. Edebiyat zevkini tatmin için sizin radyoları zevkle dinlerim. Çünkü lisanınız hakiki Türkçe’dir, ata-babalarımızın dilidir, edebi dildir. Bizim dilimiz kasten bozuldu, uyduruk bir Türkçe oldu. Şimdi Azerbaycan’a demokrasi geldi. Artık bundan sonra korkmadan çekinmeden Türkiye’nin radyo ve televizyonlarını dinleyecek, gazetelerini okuyacaksınız. Böylece sizin diliniz de bozulacak. 
-“Niye bozulsun ki?” Dediler.
-“Çünkü bizde şimdi Öztürkçe, arı Türkçe dedikleri ecdadımızın dilinden ayrı bir lisan kullanılıyor.” 
– “Öztürkçe, arı Türkçe ne demek?” 
-“Şimdi size bir misal vereyim: Bizim neşriyat vasıtaları şöyle söyler ve yazarlar: “Azerbaycan özgürlüğüne, bağımsızlığına kavuştu. Ancak bu süreçte çok sorunları var.” 
Dikkatli bir şekilde dinlediler. Tabii bir şey anlamadılar.  
-“Yani Azerbaycan hürriyetine, istiklaline, müstakiliyetine, azatlığına kavuştu. Lakin bu safhada çok müşkül meseleleri  var.” Deyince:
“Tamam şimdi anladık.” Dediler. 
 
Meseleyi daha iyi açıklamak için hanım profesöre: “ ‘Yetenek’ diye bir  kelime bilir misin?” Dedim.
“Ne demektir bu?” deyince başladım saymaya: Kabiliyet, istidat, hüner, marifet, maharet, meleke…
“Bunların hepsini anladım, niye böyle söylemezler? 
-“Öztürkçe olması için “yetenek” derler.” 
“Ben bütün Türk lehçelerini bilirim. Hiçbir Türk lehçesinde böyle bir söz yoktur. Eğer öztürkçe diyeceklerse “becerikli” desinler.” Evet, bu söz çok doğru idi. Mesela hünerli, becerikli bir hanım denilir.  
Sonra bana:
-“Siz “müallim”i atmışsınız.” Dedi.
Evet onu çoktan attık.
Şimdi öğretmen dersiniz ama yanlış söylersiniz. Türkçe’de öğretmen diye kelime türetilmez. “Öğretici”, okutucu” demek gerekir. Sonra hanım öğretmene biz ‘müellime’ deriz. Siz ne dersiniz?”
-“Vallahi biz hiçbir şey diyemiyoruz.” 
Aradan 20-25 yıl geçti. Şimdi bütün Azerbaycan halkı Türkiye televizyonlarının radyolarını dinliyorlar. Maalesef bizim tespitimiz doğru çıktı. Artık onlar da bilerek veya bilmeyerek bizim uydurukça kelimeleri söylemeye, konuşmaya başladılar. Şimdi onlar da televizyon izledik diyorlar. Eskiden televizyonu ‘temaşe’ ediyoruz, ‘seyrediyoruz’ derlerdi.  Halbuki ‘tavşan’ izlenir, ‘televizyon’ seyredilir. 
 

İlgili Gönderiler

1 / 79