Kültür

Türk Seddi

*  Prof. Muharrem Ergin

Dünya Tarihindeki Kuzey-Güney Meselesi ve Türklerin Kritik Rolü

Yeryüzünde ve dünya tarihinde, kuzey ve güney arasında köklü bir ayrım mevcuttur. Kuzey, loş, sisli ve karanlıkken, güney açık, aydınlık ve güneşlidir. Kuzey verimsiz, güney ise bereketlidir. Teknolojik gelişme kuzeyde daha hızlı ilerlemiş, güney ise bu konuda geri kalmıştır. Kuzey insanında bir atılganlık ve dinçlik görülürken, güney insanında bir gevşeklik gözlemlenir. Bu farklılıklar, güneyin adeta kuzeyin av sahası haline gelmesine yol açmıştır. Kuzey milletleri veya onların yayılmacı emelleri, asırlardan beri güney istikametinde sefer halindedir.

Batı Avrupalı kavimler bu seferlerde deniz hakimiyeti sayesinde hedeflerine ulaşırken, Slavların önünde büyük bir engel çıkmıştır: Türk seddi. Türkler, Çin’den Balkanlar’a kadar uzanan orta kuşakta, Asya’nın bel kemiğini oluşturmuştur. Ne kuzey ne de güney kavmi olan Türkler, mutedil iklim kuşağında bir istikrar unsuru olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Bu istikrar unsuru, dünya tarihinde kuzey-güney dengesinin korunmasında ve küresel istikrarın sağlanmasında çok büyük bir rol oynamıştır. Bugün pek takdir edilmese de, Türkler, Rus ve Slav yayılmacılığını asırlarca durdurarak dünyanın huzurunu uzun süre korumuş, başka bir deyişle bugünkü huzursuzluğu geciktirmiştir.

Slavların ve özellikle Rusların güneye inmesini engelleyen başlıca unsur, Çin’den Balkanlar’a kadar uzanan Türk seddidir. Bu sed olmasaydı, Rus emperyalizmi çoktan güneyin sıcak denizlerine ulaşmış ve geniş sömürgeler kurmuş olurdu.

Günümüzde bu seddin büyük bir kısmı siyasi bağımsızlığını kaybetmiş olsa da, Türklerin sayesinde güney bu tehlikeyle ancak günümüzün koruyucu yeni düzeni çağında karşı karşıya gelmiştir. Siyasi istiklalini kaybetmiş olsa da, Türk seddinin düşen kısımları hala etnik ve coğrafi varlığıyla bir istikrar unsuru olarak ayakta durmaktadır.

Bu seddin batı ucunu oluşturan Türkiye, tehlikeyi kendi kuzey sınırlarında tutmaya devam etmekte ve bu nedenle büyük zorluklar yaşamaktadır. Ruslar, deniz ve hava yoluyla ve ideolojik köprübaşları kurarak bir dereceye kadar Akdeniz’e ve güneye inmiş olsalar da, Türkiye perdesi ayakta durdukça hedeflerine asla ulaşamayacaklardır.

Bu nedenle, Türk seddinin Türkiye ucunu çökertmek, kuzeydeki yayılmacı güçlerin başlıca hedefi haline gelmiştir. Türkiye, ele geçirildiği takdirde Rusya’nın yumuşak karnını koruyacak stratejik bir konuma sahiptir.

Dün olduğu gibi bugün ve yarın da, Çin’den Balkanlar’a uzanan Türk seddi, Asya ve dünya istikrarının temel bir unsuru olmaya devam edecektir. Türk seddinin sadece Türkiye ucu değil, tamamının önemi, başta Amerika olmak üzere özgür dünya tarafından anlaşıldığında, Komünist Rus tehdidine karşı büyük bir savunma silahı keşfedilmiş olacaktır. Kuzey tehdidi ancak bu Türk seddi ile durdurulabilir.

Asya’nın bu bel kemiği kırılırsa, tüm güney yolları açılmış olacaktır. Türkiye’nin ve Türklüğün dünya düzenindeki önemi henüz layıkıyla kavranmamıştır. Batılılar, Türkiye’ye eski yanlış bakış açılarıyla değil, bu yeni anlayışla yaklaşmalıdır. Bu jeopolitik gerçeklik, ne ölen ne kalan, ne batan ne çıkan bir Türkiye değil, çok güçlü bir Türkiye gerektirmektedir.

* * *

Bu metin, kıymetli Türkistan Birliği okuyucuları için şâyân-ı tavsiye telakki edildiğinden Türk Alemiyiz websayfasından iktibas edilerek nazar-ı dikkatinize takdim edilmiştir. Muhtevası ve paylaştığı fikirler tamamen yazarına aittir.

İlgili Gönderiler

1 / 19