Dünyâda her milletin bir alfabesi var. Arabın, İngilizin, Japonun, Çinin, Yahudinin, Ermeninin, Rumun bir alfabesi var. Dünyada 29 ayrı alfabeyle okuyup yazan tek millet biziz!
Neden acaba? Her savaş sonrasında, büyük devletler üzerimizde binbir türlü oyun oynamışlar. Muharebe meydanlarında kazandıklarımızı barış masalarında kaybetmişiz…
1926 yılına kadar bütün Türk dünyasının bir ortak alfabesi vardı. Bu, Kur’andaki harflerden ibaret olan Arap alfabesiydi. Rusya, kendi sömürgesi altında bulunan Türkleri, Türkiye Türklüğünden koparabilmek için Türkistan’da ve Azerbaycan’da harf inkılâbı yaptı.
O Türk yurtlarından Arap alfabesini kaldırıp yerine lâtin alfabesini koydu. Gerekçe olarak da şu fikri ileri sürdü:
“Arap alfabesi zordur. Lâtin alfabesi kolaydır. Biz Azerbaycan’da ve Türkistan’da yaşayan halkların daha kolay okuyup yazmaları için lâtin alfabesini uygulayacağız!”
Yalan! Milyon kere yalan. Gürcü alfabesi, Arap alfabesinden daha zordur. Ruslar, Gürcülerin, Ermenilerin, Yahudilerin alfabelerine dokunmadılar. Sadece Türklerin alfabesini değiştirdiler. 1926 yılında Türkiye Arap alfabesiyle okuyup yazıyordu. Azerbaycan ve Türkistan Arap alfabesinden koparılarak lâtin alfabesine sokuldu.
Böylece her iki dünyanın gazeteleri, kitapları sadece kendi ülkelerinde kaldı. Böylece kültür birliğinde büyük bir boşluk meydana getirildi. Sonra? Türkiye de 1928 yılında lâtin alfabesine geçti. Alfabelerimiz tekrar bir oldu. Bu defa Rusya, Azerbaycan ve Türkistan Türklerini lâtin alfabesinden kopararak kril alfabesine bulaştırdı. Ve her Türk cumhuriyetinde ayrı bir alfabe uyguladı. Mesela ben Azerbaycan alfabesini okuyabiliyorum. Ama Türkmen alfabesini, Özbek alfabesini bilmiyorum.
Ruslar bu kadarla da kalmadılar. Tutup ayrı diller, ayrı milletler ortaya çıkardılar: Azerbaycanca, Türkmence, Özbekçe, Kazakça, Kırgızca, Tatarca gibi.
Azerbaycan bir coğrafya ismidir. Dünya’da Azerbaycanca diye bir dil yoktur. Azerbaycan Türkçesı vardır. Azerbaycan’da yaşayan kimseler de bizim gibi Oğuz boyundan gelmektedirler ve yüzde yüz Türktürler.
Moskova’nın yaptıklarını, ancak kırk sütunda yazarak anlatmak mümkün! Bizim dilimize Osmanlıca denildiği asırlarda, ortalıkta Azerbaycanca diye bir yakıştırma yoktu. O zaman, Azerbaycan’da Türkçe konuşuluyordu.
Cumhuriyetle birlikte bizim dilimiz, Türkçe diye Anayasamıza geçince, ortaya birdenbire Azerbaycanca garabeti çıktı. Komünizm yıkılmasaydı, biz de dilimize Azerbaycanca etiketi yapıştırsaydık, o zaman Azerbaycan’da: Baküce veya Şirvanca… diye bir dil türetilecekti, uydurulacaktı.
Yavuz Bülent Bakiler