evgili okuyucular bu hafta sizlere beni çok duygulandıran ve heyecanlandıran bir geziden ve kurulan yeni bir teşkilattan bahsedeceğim.
2-3 Ekim 2009 günlerinde Nahçıvan’da toplanan ‘Türk Dili Konuşan Devlet Başkanları Zirvesi’nde Türk Dünyası ve Türkiye için son derece önemli bir dönüm noktası teşkil edecek adımlar atıldı. Türk Dili Konuşan Ülkeleri bir araya getiren ilk toplantı, bundan 17 yıl önce rahmetli Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı zamanında 1992’de Ankara’da gerçekleştirilmişti.
Bundan önceki 8. zirve toplantısı da 2006 yılında yapılmıştı. Bu Nahçıvan zirvesinde ilk olarak Türk Dili Konuşan Ülkeler arasındaki ilişkiler bir kurumsal kimliğe kavuşturuldu ve ‘Türk Dili Konuşan Devletler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi)’ adlı uluslararası bir teşkilatın kurulması hususunda devletlerarası mutabakata varılarak kuruluş anlaşması imzalandı.
Kısaca Türk Konseyi adı verilen bu örgütün genel sekreterliği İstanbul’da kuruluyor. Üç yılda bir Genel Sekreterlik ülkeler arasında el değiştiriyor. İlk dönem başkanlığını Türkiye yapıyor ve Genel Sekreter de Türkiye tarafından seçilecek.
Nazarbayev: ‘Türklüğümüzü bütün dünyaya öğretelim.’
Zirvede ayrıca Türk Dili Konuşan Ülkeler arasındaki işbirliğine Türkiye’den sonra en büyük katkıyı yapan ve bu işbirliğini candan destekleyen Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev de Kazakistan’da bir ‘Türk Dünyası Akademisi’nin kurulmasını teklif etti ve bu teklif başta Türkiye olmak üzere Türk Dünyası ülkeleri tarafından olumlu karşılandı. Zirve toplantısında Nazarbayev’in samimî heyecanı dikkat çekiciydi. Nazarbayev “Türklüğümüzü çocuklarımıza ve bütün dünyaya öğretelim” dedi
Bugüne kadar Türk Dünyası arasındaki işbirliğini sağlayan, UNESCO’ya benzer şekilde kurulmuş olan ‘Türksoy’ idi. Ancak ne yazık ki kuruluşundan ve yönetiminden gelen bazı noksanlıklar ve hatalar yüzünden Türksoy’dan beklenen verim alınamadı. Bu zirve toplantısında Türksoy’un da geliştirilmesi konusunda mutabakata varıldı.
Geçen yıl dört Türk Cumhuriyeti arasında ‘Türk Parlamenterler Asamblesi’ kurulmuştu. Ancak bu asamblenin sekretaryası henüz teşekkül ettirilemediği için faaliyete geçirilemedi. Bu asamblenin de ayrıca faaliyete geçirilip etkinleştirilmesine çalışılacak.
Türk Konseyi şu beş organdan meydana geliyor:
1. Türk Dili Konuşan Devlet Başkanları Konseyi.
2. Dışişleri Bakanları Konseyi.
3. Aksakallılar Konseyi.
4. Dışişleri Bakanlıkları Kıdemli Memurlar Konseyi
5. Daimî Sekreterya.
Zirve toplantısına Özbekistan Cumhurbaşkanı’nın bilinen tutumu dolayısıyla bu ülkenin katılımı gerçekleşmedi. Türkmenistan da, Azerbaycan ile aralarındaki soğukluk sebebiyle toplantıya Başbakan Yardımcısı seviyesinde katıldı. Zirve toplantısının neticelerini imzalayan devletler Türkiye Cumhuriyeti, Kazakistan Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Kırgızistan Cumhuriyeti oldu. Bundan sonraki ilk hedefin Türkmenistan ile Özbekistan’ı bu örgüte dahil etmek olması gerektiğini düşünüyoruz.
Cumhurbaşkanı Gül: ‘Kendini Türk hisseden herkes gurur duymalıdır.’ Türk Konseyi konusundaki anlaşmalar imzalandıktan sonra Cumhurbaşkanı Gül yaptığı basın toplantısında ‘Bugün tarihî bir adım attık. Kendini Türk hisseden herkes bundan gurur duymalıdır’ dedi. Gül 1990’lardan beri ilk olarak Türk Dünyası’nın düzenli bir kurumsal örgütlenmeye kavuştuğunu vurgulayarak Türk Dünyası’nın her alanda birbirine destek olması gereğinin altını çizdi.
Türk Dünyası’nda herkesin eşit ve aynı haklara sahip olduğunu belirten Gül, zirveye beş ülkenin katıldığını, ileride eksiksiz katılım beklediklerini ifade etti. Bu kurum sayesinde ekonomide ve turizmde önemli adımlar atılacağını, her türlü altyapı yatırımlarının yapılacağını belirten Gül, ‘Kazakistan-Türkiye Demiryolu’ örneğini verdi.
Bu birliğin her üye ülkenin diğer beraberliklerine mâni teşkil etmeyeceğine işaret eden Gül, her ülkenin kendi çevresindeki her türlü entegrasyonda bulunabileceğinin tabii olduğunu ifade etti. Türk Dili Konuşan Devlet Başkanları arasında çok sıkı temas kararı alındığını ve her sene düzenli olarak toplantılar yapılacağını belirten Gül ‘Nahçıvan’dan Türkiye’ye büyük bir sevinçle döneceğim’ sözleriyle duygularını dile getirdi. Gül, “Şu bir gerçek ki, hepimizin dili aynıdır. Bu gerçeği hiç bir şey değiştiremez” dedi.
Yeni kurulan teşkilâta diplomatik statü verileceğini de söyleyen Cumhurbaşkanı, ayrıca Nazarbayev’in Türk Dünyası Bilimsel Akademisi teklifinden övgüyle bahsetti ve kendisinin Türk Dünyası’nda ortak sportif faaliyetleri ve müsabakaları başlatma teklifinin de kabul edildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül ayrıca Türkiye ile Azerbaycan’ın birbirleriyle kardeşliğinin tam olduğunu kaydetti.
Bir soru üzerine Gül, Birinci Dünya Harbi’nde en büyük acıyı Türk Milleti’nin çektiğini ancak bunu hiçbir zaman gündeme getirmediğini anlatarak ‘Dünya kamuoyu Türkiye’nin acılarını duymamıştır’ dedi.
Nahçıvan Zirvesi’nin Türk Dünyası’nın entegrasyonunda önemli bir dönüm noktası olmasını diliyor ve bu merhalenin daha sonra ‘Türkçe Konuşan Milletler Topluluğu’nun kurulmasına zemin teşkil edeceğine inanıyorum.
Türk Dünyası’nın birliği konusunda bugüne kadar emek veren herkese, rahmetli Türkeş’e, rahmetli Özal’a, Demirel’e ve özellikle son dönemde Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz
Hasan Celal Güzel