eğerli dil bilginimiz merhum Prof. Kadri Timurtaş artık, Devlet kuvveti ve zoru ile dilimize sokulan “zorunlu, zorunluluk, özgür, özgürlük, özet, önem, uygar, düzey, yüzey, olay, özgü, amaç, birim, bağımsız, neden, imge, değinmek, örgüt, izlemek, ilginç, yaşam, doğal, olasılık, izlenim, öğrenim…” kelimelerinin hepsinin uydurma, yanlış ve mantıksız olduklarını söylüyor buna rağmen bu saçmalar Milletimizin üzerine okullardan, kürsülerden, basından, radyolardan, ekranlardan uğursuz bir yağmur gibi yağıyor. Yazık, artık Türkçe Fransız Türkoloğun hayran olduğu mantıklı dil değildir. Türkçe artık sakat ve kötürümdür.
En Çok Kullanılan, Alalade kelimeler Bile Bilinmiyor Yanlışlar Yapılıyor
Televizyon programlarında buna yüzlerce misal verebiliriz. Mesela,
a. “Çamurdan evler” deniyor; kasdedilen “Kerpiç evler” dir.
b. Çıkar kelimesi; menfaat kelimesinin karşılığı olarak kullanılıyor. Halbuki “çıkar” kelimesi “gayrı meşru, gayrı kanuni” bir kazanç demektir. 1982 Anayasasında bile kelimeler böylece ayrılmıştır. Bu sebeple “Milli çıkar” denemez “Milli menfaat” demek gerekir.
c. Geçenlerde, televizyonda bir konuşmacı “bileylemek” diyor; maksadı “bilemek”; yani “bir bıçağı bilemek”
d. Tecrübe kelimesi çöplüğe atıldı; artık “deneyim” diyorlar. Yani “denemek” fiillerinden bir uydurma.
Halbuki “denemek”: İngilizce “test” karşılığıdır; Türkçede:
– İmtihan etmek
– Sınamak
– Denemek ve tecrübe kelimeleri vardır; hepsinin de manaları birbirinden çok farklıdır.
e. e. “Neden” uydurma kelimesi ise, “sebep, saik ve amil” kelimelerinin yerine geçirilmekte ve “Nedeni nedir?” gibi acaiplikler bile yapılmaktadır.
f. Üremek ve üretmek kelimeleri ise “fikir üretmek, bina üretmek, eser (yapıt)” üretmek gibi şekillerde kullanarak, Türkçe komik bir duruma sokulmaktadır. Türkçede:
– Para basılır.
– Film yapılır.
– Bina inşa edilir.
– Arpa, buğday istihsâl edilir.
– Ekmek, yumurta istihsal edilir.
– Kundura, makine… imal edilir.
Bunlar üremez ve üretilmez, tahta kurusu, hamam böceği ürer.
g. Türkçe sanılarak kendisinden yeni kelimeler meydana getiren ve aslı Farsca olan “zor kelimesi” de, çok yanlış olarak “Zorunlu” şeklinde, hemen her çevrede kullanılmaktadır. Eskiden kullanılan “zoraki” şeklinden başka “mecburi ve zaruri” kelimelerinin de yerine geçilmektedir. Halbuki, “mecbur, mecburi, mecburen” kelimeleri Fransızca “obligé, obligatoire…” kelimelerinin karşılığıdır. “Mecburi hizmet”, “zorunlu askerlik” te başkadır; zorunlu kelimesi doğru olsa bile başka şeydir. Zaruri ise, tamamen ayrı manada bir kelimedir. Zaruret ve mecburiyet kelimelerinin arasındaki mana farkı büyüktür.
h. Mikrofonu eline alan veya ekrana çıkan pek çok kimsenin de diline doladığı “aşama” kelimesinin de neye delalet ettiğini anlamak zordur. Acaba aşama: safha, merhale, kademe mi? demektir? “Aşamayı” kullananların neyi murad ettikleri doğrusu pek anlaşılmıyor.
i. Geçenlerde televizyonda “ait olduğum parti” şeklinde bir ifadeye de şahid olduk. Galiba bunu söyleyen zat “mensup olduğum parti” demek istiyordu.
j. Çok yanlış olarak kullanılan bir kelime de “oldukça”dır: Bu kelimenin Türkçede manası “şöyle böyle, pek zararlı olmayan”dır. Ama yeni modaya göre oldukça kelimesi, fevkalada, harikulade yerine kullanılıyor.
k. Yine, televizyonda bir konuşmacı “demogaji” kelimesini “mugalata” karşılığı kullanıyor. Üniversite mezunlarının olaki demogaji ile mugalata kelimelerinin ayırd edemediklerini görüyoruz. Kendilerine “mugalata” kelimesini Şemseddin Sami’nin “Kamus-u Türkisinde” ve demagoji kelimesini de “Kamus-ı Fransevi” de aramalarını tavsiye ederiz.
Sadri Sarptır