Dil ve EdebiyatTürk Dili

TRT’ye “Dil” Genelgesi

M

illi varlığımızın dayanağı olan dilimiz, toplumumuzun gelişmesine paralel olarak zenginleşen en büyük kültür değerimizdir.Türk milleti kendi dilini bu inanış içinde geliştirmiştir.
Bu temel anlayış, dilin gelişmesini sağlamış, toplumun,  ancak fertlerinin birbirlerini anlayabildiği ölçüde bütünlük kazanıp, güçleneceği inancının eseri olmuştur.

Unutulmamalıdır ki, dil, duygu ve düşünceyi ifâde eden cümlelerden ibarettir. Kelimeler, ancak bu cümleler içinde kullanıldıkları biçimleriyle değer ifâde ederler. Dili “arılaştıracağım” diye kelimeyi, cümleye, yani duygu ve düşünceye feda etmemek lâzımdır.

“Akıl” yerine “us” kullanmak için “akıl sır ermez” deyimini “us sır ermez” şeklinde kullanamazsınız…

Bunun gibi, “Bir ihtimal daha var….” diye başlayan şarkıyı  “Bir olasılık daha var” şekline sokamazsınız.

Bu misaller gibi yüz binleri aşan cümleyi “arılaştırma” uğruna feda etmeye, Türkçeyi kısırlaştırmaya kimsenin hakkı olmaması gerekir.

Türkçenin kurallarına uymayan kelimeler kullanıp dilimizin ahengi bozulmamalıdır.
Konuşma dilinde, geniş kitlelere mâl olmamış kelimelerden mutlaka kaçınılmalıdır.

Yeni kelime kullanma uğruna büyük yanlışlıklar yapılmamalı, cümlelerin mânâsı bozulmamalıdır.
Şu birkaç örnek, olayı daha anlaşılır hale getirebilecektir.

İZLEMEK: Dilimizde maddi bir varlığı adım adım takip etmek anlamındadır. Bunun seyretmek, dinlemek, bir yazarı okumak, bir olayı gözlemek mânâlarında kullanılması yanlıştır. Meselâ; “Televizyonu izlediniz, yayınımızı izliyorsunuz” denilmemelidir.

KENT: Türkçede kasaba, küçük şehir mânâsınadır. Bu kelimenin şehir karşılığı kullanılması yanlıştır. Bunun “kasaba” anlamında kullanılması gerekir.

KUŞKU: Endişe, korku, sıkıntı, kuruntu, içine dert etmek mânâlarına gelen bu kelimenin şüphe yerine kullanılması yanlıştır. “Hiç kuşkum yok… Kuşkusuz öyledir” tarzındaki kullanışlar yersiz ve gereksizdir. “Şüphesiz! Hiç şüphem yok” denilmelidir.

TÜM: Türkçede bir şeyin tamamı, bütün, külli manalarına gelen bir zamirdir. Bu kelimenin sıfat gibi alınarak isimlerin başına getirilmesi yanlıştır. “Tüm adamlar, tüm seyirciler, tüm sorunlar” denilemez. “Adamların tümü, seyircilerin tümü, meselelerin tümü” denilebilir.

NEDEN: Yüzlerce yıldan beri kullandığımız bir soru zarfıdır. Bu kelimenin isim gibi alınarak “sebep” yerine kullanılması çok büyük bir hatadır.

OZAN: Halk şairi, âşık mânâsına gelen bu kelimenin, şair yerine kullanılması yanlıştır. “Mevlana, Fuzulî, Yahya Kemal” vs için “ozan” sıfatı kullanılamaz. Ancak, “Karacaoğlan, Dertli, Veysel” vs. için “ozan” denilebilir. Ayrıca “Halk ozanı” tamlaması kullanılamaz çünkü “ozan” zaten halk şâiri demektir.

Mesele yalnız bunlarla da kalmamakta, yayınlarımızda pek çok kimsenin “mesela, örneğin” şeklinde ifadeler kullandıkları görülmektedir. Gene aynı şekilde “arılaştırma” hevesine pek çok özel isim değiştirilmektedir. “Medenî Kanun” adıyla hüküm ifade eden kanunumuz bu uğurda “Yurttaşlık Yasası” halini almış ve kanun koyucunun iradesine de ters düşülmüştür.

Bir kamu yayın organı olan TRT’nin bu temel gerçekler üzerinde yayın yapmasının şart olduğu kuruluş kanununda açıkça belirlenmiştir.Anayasamızda; haber vermek, millî eğitim ve kültüre yardımcılıkla görevlendirilen TRT‘nin, anlaşılır dille yayın yapması 359 sayılı kanunun 2’nci maddesinin 1’inci bendinin (e) fıkrasıyla Kuruma görev olarak verilmiştir.

Esasında kitle haberleşme araçlarının ana niteliklerinden en başta geleni, anlaşılır olmaktır. Kitlelere verilen haber ve bilgiler ancak anlaşıldıkları sürece değer taşır ve amaçlarına ulaşırlar.
Ünlü BBC‘nin dildeki ana kuralı, “öncülük etmek değil, takip etmektir.” BBC yeni bir kelimeyi ancak geniş halk kitlelerine yerleştikten sonra yayınlarına almayı kural edinmiştir.
Bizde de bu esas, Kanun hükmü haline gelmiştir.

TRT, anlaşılır dille yayın yapmakla görevlendirilmiştir. Bunun sonucu olarak da TRT’nin ortaya atılan her kelimeyi hemen kullanması değil, ancak geniş kitlelerce benimsendikten sonra yayınlarına alması esası benimsenmiştir.

TRT, dil konusunu 1980 yılı program planında da ele almış, yayınların geniş halk kitlelerince anlaşılır bir dille yapılacağını Yönetim Kurulu kararı olarak da tekrarlamıştır.

Türkçenin arılaştırılması için, bu yolda çalışan kuruluşlar, yazar ve düşünürlerce ortaya atılmış, henüz birer ‘Teklif’ olmaktan öteye geçmemiş kelimelerin TRT‘de kullanılması Kurumun anlaşılır olma ilkesiyle bağdaşmamaktadır.Dil, yaşayan, gelişen bir kültür aracıdır ve TRT bu gelişmeyi en iyi şekilde takip etmek ve değerlendirmek durumundadır.

Doğan Kasaroğlu (TRT Eski Genel Müdürü)

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128