Türk Dili

TDK’nın Tümü

G

ünümüz
Türkçesinde zırt pırt kullanılan kelimelerden biri: tüm.

Aşağıdakine
benzer cümleler –sokaktaki vatandaştan devlet büyüklerine, ünlülerden
muharrirlere kadar– herkesin ağzında:

“Tüm
insanlar kardeştir…”

“Seni
tüm gün kütüphanede bekledim.”

“Tüm
halkımız davetlidir.”

Bu
kullanışlar Türkçeye uygun mu?

“Tüm” Ne Demek?

Türkçede
“tüm” kelimesi yerinden oynatılan,
dümeni kırdırılan ve başka yere oturtulan kelimelerden…

Dîvân-ü Lügaati’t-Türk’te “tüm”
kelimesi “at donlarında düz renk”
diye izah edilmiş.  Yine TDK tarafından
hazırlanan Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü’ne
göre “tüm” kelimesi “küme” mânâsına gelmekte, 15. asır
şairlerinden Lârendî’ye ait şu beyit buna örnek gösterilmektedir:

Yörüdüler olup bir nurdan tüm
Meh idi sanki dilber bunlar encüm

Bu
kelime hakkında Kaamûs-ı Türkî şu
izahı yapıyor. Tüm. [is. Türkî-i
kadîm=tim: kubbeli şey] yumru, top şey, tombalak.

TDK
tarafından hazırlanan Derleme Sözlüğü’ne
göre ülkemizin bazı yörelerinde “tüm”
kelimesi iki ayrı mânâya gelmekte:

1.
tepe, tümsek 2. saf, bön

Türkçede
“tüm” kelimesinin hangi mânâlara
geldiği bu bilgilerden anlaşılıyor.

Anlaşılmayan
şey, “tüm”ün ne zaman ve nasıl “bütün” yerine geçtiği, daha doğrusu, “bütün” mânâsını ne zaman kazandığıdır.
Bunun cevabını TDK’nin 1935 tarihli Türkçeden
Osmanlıcaya Cep Kılavuzu
’nda buluyoruz. Bu kılavuzda “tüm” kelimesine yüklenen yepyeni mânâlar şunlar:

Tüm:
1. Tamam 2. Kül = Le tout.

TDK’nin
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nde
de “tüm” kelimesinin “bütün” yerine kullanıldığına dair bir
tek kayıt yok… Bir de diğer Türk lehçelerine bakalım, acaba onlar ne diyor?

Ahmet
Yesevî Üniversitesi tarafından hazırlanan Türk
Lehçeleri Sözlüğü
’ne göre bizim “tüm”
dediğimiz şeye Azerî, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen ve Uygur
lehçelerinde “bütün” deniyor. Bunun
haricinde kullanılan bir iki kelime daha var ama “tüm” diye bir şey yok… Onların kullandığı “bütün” kelimesi elbette bizim de kullandığımız bir kelime(ydi)…
Ama bu gidişle bizim olmaktan çıkacak… Bilmem dikkatinizi çekiyor mu, artık “bütün”ü bütün bütün terk edip onun
yerine “tüm” demeye başladık…

Hâsılı,
TDK’nin “tamam-kül” kelimelerini öldürmek için çıkardığı “tüm” sözü bugün “tümüyle, tümden” şekilleriyle de azıp onlarca kelimeyi öldürmüş,
bir kısmını ölüm döşeğine yatırmış, bazılarını da ikinci plana attırmıştır: tamam, kül, külliyen, tekmil, umum, hep,
hep birden, hepsi, a’dan z’ye kadar, elif’ten ye’ye kadar, yüzde yüz, topu,
kütle, cemi, kamu, her, değme, topyekûn, bütün bütün, tam tamına, tamamı
tamamına, külliyen, heyetiyle, cümleten, toptan, cümbür cemaat, baştanbaşa,
baştan ayağa, baştan sona, boydan boya, ne var ne yoka, iğneden ipliğe kadar.

“Bunların
çoğu zaten Arapça-Farsça, ölsün gitsin, bize ne?” diye düşünenlere sorarım:


Peki, bunların içindeki Türkçe sözlerin de “tüm”den
zarar görmesine ne diyorsunuz? “Bütün,
bütün bütün, kamu, değme, toptan, hepsi, yüzde yüz, baştan başa, baştan ayağa,
boydan boya, ne var ne yoksa, iğneden ipliğe kadar…”
sözlerinin de kaybolup
gitmesi sizi üzmeyecek mi?

TDK
kendi imalatı olan bu “tüm” yalnız
kalmasın diye ona kardeşler de getirdi, hem de düzine düzine… İşte “üm” kardeşlerden bir kısmı: tümce, tümden, tümel, tümey, tümleç,
tümleme, tümlek, tümleniş, tümlenme, tümlenmek, tümler, tümleşik, tümleyiş,
tümlük…

“Tüm”lerden bir kısmı da başka kelimelerle
evlendirildi: tümamiral, tümgeneral,
tümdengelim, tümevarım, tümler açı, tüm sayı, tüm tanrıcı, tüm tanrıcılık…

“Tüm” evlenecek de onun kardeşleri evde mi
kalacaktı? Onlar da imkânlar elverdikçe everildi. Bu “mutlu çiftler”den
bazıları da şunlar; ara tümce, basit
tümce, birleşik tümce, devrik tümce, girişik tümce, iç tümce, kurallı tümce,
olumlu tümce, olumuz tümce, sıralı tümce, temel tümce, yalın tümce, yan tümce,
tümce bilgisi…

Dolaylı tümleç, düz tümleç, edatlı
tümleç, edat tümleci, çıkmalı tümleç, ilgeçli tümleç, kalmalı tümleç, ortak
tümleç, yönelmeli tümleç, zarf tümleci…

Görüyorsunuz,
değil mi? Bu “tüm” artık “tümör” oldu; dilimize musallat olup
onu kemirmeye başladı.

Bu
arada Türkçede “komple” diye bir
kelimenin varlığını da unutmayalım. Latince asıllı olup Avrupa dillerinin
çoğunda ortak olan bu kelime, Nişanyan’ın tespitine göre, Türkçede 1924’te görülmeye
başlamış. Yeni girdiği için henüz dilimize yerleşmeden Türkçe bir karşılığı
bulunabilirdi. Aslında kelime uydurma zahmetine girmeye ihtiyaç da yoktu. Çünkü
“komple”nin Türkçede hem de birden
fazla karşılığı hazırda vardı. TDK’nin yapacağı, onlardan birini veya birkaçını
1935 Klavuzlarında göstermekti.

Ama
tabii ki 1930’larda “komple”yi
kovmak TDK’nin aklının köşesinden bile geçmezdi. Çünkü bu “komple” Avrupa’nın göbeğinden gelmişti, hoş gelmişti. O devirde
TDK’nin en büyük derdi “Osmanlıca”
dediği kelimelerdi; o sadece Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri “yabancı” görüyordu. Bir yandan da
kuruluş gayesini anlatırken “Türk
dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri
arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek”
diye avurt zavurt
ediyordu.

Dilimize
yeni giren “komple” gibi batılı
kelimelere ses çıkarmayıp her biri bilmem kaç asırlık “tam, tamam, kül, küllî, külliyet, külliyen, tekmil, heyet, her, umum,
cemi, cemiyet, yekûn, cümleten…”
gibi binlerce kelimeyi Türkçeden harala
gürele sürüp çıkarmak… Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusuydu?

TDK
bu “komple” kelimesini yabancı
saymak ve yerine Türkçe kelimeler koymak için 1978’i beklemiş. Özleştirme Kılavuzu’nda “komple”ye karşı “tükel, eksiksiz, dolu, takım” kelimelerini teklif etmiş. Fakat
yarım ağız yaptığı o teşebbüsten bugün vazgeçti: TDK’nin yeni kılavuzu (Yabancı
Sözlere Karşılıklar Kılavuzu) Fransızca olan “komple”yi şimdi yabancı saymıyor. Yaklaşık bir asırdan beri
Türkçede kullanılan kelime dilimize artık “komple”
yerleşti.

Daha
sonra giren “total – totaliter”
kelimeleri de Türkçeyi terk edecek gibi görünmüyor. Her ne kadar TDK onlar için
“bütünsel – bütüncül” kelimelerini
teklif ettiyse de…

Sözün
özü şu:

1.
“Tüm” kelimesini bugün hiç kimse
gerçek mânâlarında (yumru, top şey, tomalak/tepe, tümsek/saf, bön) kullanmıyor.
Çünkü TDK onları yaşatmak için değil kendi yüklediği mânâları tutturmak ve
millete yutturmak için uğraştı.

2.
TDK eliyle “tüm” kelimesinin
genleriyle oynandı. Bu müdahaleden yalnızca Arapça/Farsça asıllı kelimeler
değil Türkçe sözler de zarar gördü: “tamam,
kül, külliyen, tekmil, umum, hep, hepsi, yüzde yüz, topu, kütle, cemi, kamu,
her, değme, topyekûn, bütün bütün, tamamı tamamına, külliyen, heyetiyle,
cümleten, toptan, cümbür cemaat, baştan başa, baştan ayağa, boydan boya, ne var
ne yoksa, iğneden ipliğe kadar.

3.
“Tüm” kelimesini “bütün” yerine kullanmak hem TDK’ye
aykırıdır hem Türkçeye. Öz Türkçecilere de yakışmaz, onlara muhalefet edenlere
de…

4.
Bütün bunları bildiği hâlde “bütün”
yerine “tüm” demeyi tercih edenlere
diyecek laf yok…

 

 

İlgili Gönderiler

1 / 79