O
smanlı padişahlarının yirmi üçüncüsü, İslâm halîfelerinin seksen sekizincisi. Sultan Dördüncü Mehmed Han’ın oğlu. Sultan İkinci Mustafa’nın kardeşidir. Râbia Gülnûş Emetullah Sultan’dan, 31 Aralık 1673 târihinde doğdu, iyi bir tahsil gördü.
Son derece zekî ve akıllı idi. İlk dersini şeyh-i sultanî Mehmed Efendi’den aldı. Seyyid Feyzullah Efendi’nin yıllarca tedrisâtı altında yetişti. Bir müddet Topkapı Sarayı’nda yaşadı, sonra Edirne’de kalmaya başladı.
Ağabeyi Sultan İkinci Mustafa Han, 1703 senesinde Edirne’de cebecilerin çıkardığı isyan sebebiyle tahttan indirildi. Yerine Üçüncü Ahmed Han’ın 22 Ağustos 1703’de padişah olduğu îlân edildi. Bîat merâsiminden sonra İstanbul’a gelip, Hazreti Hâlid’in türbesini ziyâret ederek âdetler uyarınca Hazreti Peygamberin Eyyûb Sultan’daki kılıcını kuşandı. Henüz otuz yaşlarında bulunan yeni padişah, 1703 Edirne vakasında isyanı çıkaranların elebaşlarını iyi bir siyâsetle yakalatıp teker teker cezalandırdı. Baltacı Mehmed Paşa’yı sadrâzam yaptı. Devletin iç işlerini düzeltmek için çalışmalarına başladı.
Sultan Ahmed Han, sarayda dağınık yerlerde bulunan kıymetli kitapları bir araya toplatarak, bunları koymak üzere arz odasının arkasındaki İkinci Selim Han’a âit beyaz mermer havuzlu bahçenin yerine müstakil bir kütüphâne inşâ ettirdi. Annesi Gülnûş Emetullah Sultan için Üsküdar’da, Yeni Vâlide Câmii ve bunun yanında bir sebil, çeşme, sıbyan mektebiyle bir imâret yaptırdı.
25 Mayıs 1719’da üç dakika devam eden şiddetli zelzelede pek çok binalar, İstanbul’un surları hemen baştanbaşa yıkılmıştı. İzmit’in büyük bir kısmı ve Karamürsel’de çok tahribat meydana gelmişti. Bundan elli yedi gün sonra çıkan yangında da Kumkapı ve Gedikpaşa civarı tamamen yanmıştı. Sultan Ahmed Han, her iki âfet için de çok üzülmüş, halkının yaralarını sarmak için elinden gelen bütün imkânlarını seferber etmiş, surları yeniden yaptırmıştı.
İstanbul’da Bahçekapı’da Büyük Vâlide Hadîce Turhan Sultan Türbesi yanında ikinci kütüphaneyi, Topkapı Sarayı önüne, kendi adı ile anılan meşhur dört cepheli ve süslü çeşmeyi yaptırdı. İyi bir hattat olan Sultan Üçüncü Ahmed Han’ın, çeşmenin üzerine yazdığı hattı bir şâheserdir. Yine yazdığı iki Kur’ân-ı kerîm Medîne’ye, Ravda-i mutahheraya gönderilmiştir.
Ayrıca, Üsküdar’da iskele meydanındaki büyük çeşmeyi, Kâğıthane’de Çağlayan önünde, şâir Nedim’in “Çeşme-i nev-peydâ” adını verdiği çeşmeyi yaptırdı. Ayrıca, Galatasarayı’nın tâmiri ve vakıf şartlarının değiştirilmesi ile bu sarayın dışında bir câmi, Boğaziçi’nde Bebek’te diğer bir câmi ve altında bir mektep ile çeşme, Hasköy-Kasımpaşa arasında Aynalıkavak’ta köprü başında ve annesine âid olan Galata Yeni Câmii’nin güney cephesindeki avlu kapısının dışında da bir çeşme yaptırdı.
Okmeydanı’nda, Fâtih Sultan Mehmed adına yapılmış olan câminin minberinin, Kızkulesi fenerinin ve 1720’de yanan Cihangir Câmii’nin tâmirleri, Dolmabahçe’de sâhil yolunun kapatılarak Fındıklı-Beşiktâş yolunun arkadan geçirilmesi hep Sultan Üçüncü Ahmed Han’ın gayretiyle yapılmıştır.
Zamânında Nedîm, Neyli, Nâbî, Nahîfî gibi dîvân edebiyâtının dev şahsiyetleri yetişti. Sultan bunları himaye ettiği gibi kendisi de Necîb mahlası ile şiir yazıyordu. Yanyalı Esad Efendi, Herâtlı Kâbızî Mansürîzâde Fasîhi, Haleb kadısı İlmî Efendi, Müstercizâde Abdullah Efendi, şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi ve Nedîm gibi ilim ve fikir adamları bir araya gelip. doğu ve batı dillerinden tercümeler yapıyordu. Avrupa’da çiçek aşısı henüz bilinmez iken İstanbul’da tatbik ediliyordu. Hattâ çiçek hastalığına yakalanan pâdişâhı; ser etibbâ (baştabib) Mehmed Efendi, tabib Süleyman Efendi ve müneccimbaşı Mehmed Efendi tedavi etmiştir.
İyi bir nişancı olan Üçüncü Ahmed Han, 85 adımdan tek bir atışta bir dînârı vururdu, dokuz yüz arşına ok atıp, Okmeydanı’nda adına taş diktirdiği bildirilmektedir.
Yirmi yedi sene hükümdarlık yapan Sultan Üçüncü Ahmed Han, saltanattan çekildikten sonrailim ve ibâdetle meşgul oldu. Altmış üç yaşında iken 1 Temmuz 1736 târihinde Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti. Yeni Câmi’de Turhan Vâlide Sultan Türbesi’ne defnedildi.