MakalelerTürkistan

Sovyetlerin Türkistan’da Fizîki ve Kültürel Soykırımı

S

ovyetlerin Türklerden kalma eserleri bir soykırımı misâli tahribe tabi tuttuğunu gözlerimizle gördük. Bir zamanlar Evliya Ata diye adlandırılan bugünün sanayi şehri Jambul (Dzamboul), daha eski ismi Talas-Taraz veya Tavas olan şehirdir.

Hakkında 568 yılından beri Çin, Bizans, Arap ve Fars kaynaklarında bilgiye rastlanır. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Evliya Ata şehrinin eski Talas olduğunu ispatlamıştır. Semerkant-Çin yolu bu şehirden geçiyordu. 7. yüzyılda önemli bir ticaret merkeziydi.

893’te bu büyük ticaret merkezi Müslüman oldu. Göktürk hakanlığının iki önemli başkentinden biriydi. Karahanlılar ülkesinin de iki başkentinden biriydi. Karahanlı Kadir Han Oğulçak, Taraz’da ülkeyi ortak olarak idare etmişti.

Muhammed Buğra Han’ın da payitahtı Talas’tı. Bölge en çok İslamî külliyeleri bulunan il olmuştu. Türk ordu kurganı şeklinde iç kaleler dâhilinde mescitler görülüyordu. Buradaki Kara Han’a ait külliye, Müslümanlığın kabulünden sonra İslamî özellik kazandı.

Jambul’da Karahanlılardan kalan bütün külliyelerin tamamının yıkıldığını, yerine koruluk ve park yapıldığını gördük, dinledik. Eski halini gösteren fotoğrafların veya fotoğrafı basılmış kitapların da imha edilmiş olduğunu yerinde dinledik.

Evliya Ata Türbesi’nin (Sn. Almaş Ordabayefin özel arşivinden lütfettikleri) eski fotoğrafını inceleyince restorasyon adı altında yapılan işlem sırasında sadece binanın ana hatlarına sadık kalındığını, tarihlememizi sağlayabilecek bütün detayların değiştirildiğini tesbit ettik. Bugünkü türbe, Emel Esin’in İslamî kimliğe büründüğünü belirttiği büyük külliyenin bir parçası olmalıdır.

İpek yolu üzerinde pek çok kervansaray bulunması gerekirdi. Ancak hiç kalmamış. Söylendiğine göre bir kısmı tarla açmak gibi bahanelerle Stalin tarafından askeri dozerlerle yıktırılmış.

Soykırım benzetmesi okuyucuya sert gelebilir. Fakat gerçeği başka bir kelime ifade etmek zayıf kalıyor. Tarihle bağları kopartmak için şehirlerin, bölgelerin isimleri değiştirilmiş. Jambul şehrinin Evliya Ata veya Talas veya Taraz ya da Tavas ile aynı şehir olduğunu anlamak için araştırma yapmak gerekiyor.

Tıpkı eski kaynaklarda rastladığımız Türklerin meşhur Karakol şehrinin adının önce Petro Aleksandrovski, sonra Törtkül adını aldıktan sonra yeniden Prijvalski olarak değiştirildiği gibi. Ya da Türkistan (Yesi) örneğinde olduğu gibi…

Türkistan Türklerin ülkesi demektir. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan tarih içindeki dönemlerde nerelere Türkistan dendiğini açıkladıktan sonra şöyle devam eder:

“Türkistan’a 16 Eylül 1924’te Rusların aldığı bir kararla Orta Asya adı verilmiştir. Şimdi Türkistan kelimesi Ahmet Yesevî’nin türbesinin bulunduğu eski Yesi şehri olan Türkistan şehrinden ibaret bir kasabaya isim olarak kaldı. Türkistan: Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ülkelerine ayrıldı.”

Tavas ile Çimkent arasında bugünkü adıyla “Tülkibaz” şehri vardır. Komünist Rus İmparatorluğu’ndan önceki adı “Türkbaş”. Burası Orta Asya’da Türk ordularının genel merkeziymiş. Stalin döneminde Türklerden kalma kışlalar, kervansaraylar askerî dozerlerle yok edilmiş. Yok ediliş tarihi 1946’lara rastladığı için görgü şahitlerinden dinledik.

Sovyetler Birliği’nin kültür politikası, tipik emperyalist ilkelerin hepsinden daha azgındır. Yaptıkları böl-parçala-yut ilkesinin en basit ve açık örneğidir. Yuttuğu milletin tekrar bütünleşmesini önlemek için yapılmıştır.

Ne var ki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, asla İmparatorluk unvanını kullanmadı. Böldü parçaladı ama ayrı ayrı devletler görüntüsü vererek kandırmaya çalıştı. Bir süre başardıysa da olmadığına, dağıldığına yakın tarihte bütün dünya şahit oldu. Dağılmanın sebeblerinden biri de örneğin Orta Asya’da her bir devlete ayrı ayrı aşıladıkları “Komşun senden değil, hatta düşmanın” düşüncesinin, sonunda “ülke milliyet’çiliğine” dönüşerek biribiriyle birleşmez ama İmparatorluk Birliği’ne de karşı hale gelmesinin sonucudur.

Aynı öğretinin sonucunda Kazakistan’da, Alma-Ata’da pazarda dolaşırken Türkiyeli olduğumuzu anlayan bir delikanlının tezgah tezgah peşimizden dolaşıp arada kolumu çekiştirerek “Siz hepiniz Kazaksınız. Bilmezsiniz. Buradan kalkıp oraya gittiniz. Biz kaldık. Bunu öğrenin.” demesine şahit oldum.

Hepimizin Kazak olduğumuz konusunda o kadar samimî ve ısrarlıydı ki “Tabii hepimiz Türküz” demem fayda etmedi. Sonunda haklı davasında bir kişiyi daha aydınlattığı için sevindi.

Kazakistan halkının bizlerle soydaş olduğu, bizim gelip onların orada kaldığı rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Devlet Televizyonunda söylenmiş. 30 dakikalık bu program uzun süre ana haber bülteninden önce televizyonda tekrarlanmış. Soydaşlığımızı ilk defa böyle duymuşlar.

Yrd. Doç. Dr. Gözde Ramazanoğlu

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242