1
936–1937 yılında Kırgızistan’da Stalin rejimi tarafından büyük bir katliam yapıldı. Bu facia ancak 1993’te ortaya çıkarıldı. Her yıl Bişkek’te yapılan anma günü ve Türkiye’de birkaç sayfalık makale dışında katliam hakkında ne yazık ki fazla bir neşriyat yok. Bunun sebebi, elbette yeterli kaynağa ulaşılamaması veya gizliliğin devam etmekte olduğu değil, tamamen araştırmacıların katliam hakkında yeterli alakayı göstermemelerindendir. Biz bu makalemizde Kırgızistan’da yaşanan bu katliamdan bahsedeceğiz.
Bilindiği üzere Stalin rejimi Türklük ve Turancılık fikrine ve Türk coğrafyalarının bir çatı altında toplanmasına müsaade etmedi. Bu davaya yakın olan bütün aydınları, dini ve milli liderleri toplu olarak katletti. Bütün katliamlar 1936–1945 yılları arasında farklı zamanlarda değişik Türk cumhuriyetlerinde uyguladı. Bu hadiselerin baş aktörlüğünü Stalin adına NKVD, daha sonra da KGB istihbarat servisleri yaptı.
Bunlardan biri de 1993 yılına kadar saklanabilen ve Kırgızistan’ın başşehri Bişkek yakınlarında bulunan “Ata- Beyt” toplu mezarıdır. 138 kişiye ait bu mezarda kurşuna dizilerek öldürülenlerin çoğu Kırgız Türkleri olup; aralarında Uygur, Tatar, Kazar’da vardı. Bunların arasında Türk dünyasının meşhur yazarlarından Cengiz Aytmatov’un babası Törekul’da vardı. Katliam, Bişkek şehrinin yaklaşık 30 km dışında bulunan Ala Dağların eteğindeki bir tuğla ocağında gerçekleştirildi.
1938’deki bu katliamın bir de şahidi vardı. Tuğla ocağı bekçisi Hıdır Aliyev… Aliyev, saklandığı yerden inleyerek can verenlerin çığlıklarını duydu. Ölmeden önce, bugün Issık Gölü’nde yaşayan 80 yaşındaki kızına şunları söyledi: “Kızım! Kireç ocağında çok büyük bir katliam yapıldı. Şimdi bunu kimseye söylemezsin. Zaman ve zemin uygun olunca bunu herkes bilmeli” diye vasiyet etti.
Bu hadiseyi, Kırgızistan Cumhuriyeti 1991 yılında tam hürriyetine kavuşuncaya kadar kimse öğrenmedi. Kırgızistan 1991’de Sovyetlerinden ayrılıp hür cumhuriyet kurulunca, katliam hükümete bildirildi. Kırgızistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Askar Akayev bu duruma bizzat el koyarak 1993’de kazı başlatılması için gerekli kararı çıkardı. Kazılar sonucunda bulunan toplu mezar sadece Kırgızistan’ın değil, bütün Türk cumhuriyetlerinin kanını dondurdu.
Bu hadise karşısında Cumhurbaşkanı Akayev, 1936–1938 yıllarına ait bütün KGB arşivlerinin taranmasını emretti. Yapılan arşiv araştırmaları ve DNA testleri sonucunda iki kadın cesedi dışında herkesin isimleri belirlendi. Hükümet Araştırma Komisyonu bu mazlumların niçin ve ne şekilde cezalandırılarak öldürüldüğünü tespit etti.
Birisinin elbisesinin cebinden çıkan bir sararmış kâğıtta Sovyetlerin meşhur 58. maddesine istinaden; Basmacılık, Turancılık, Irkçılık, Troçkistlik (ajanlık) ve Pan-Türkizm suçlamalarıyla ölüm emirlerinin verildiği anlaşıldı. Başka birinin üzerinde çıkan isim listesinde de birçok cesedin sahiplerinin hüviyetleri tespit edildi. Bu katliamı KGB’nin bir gecede gerçekleştirdiği anlaşıldı.
Bu korkunç hadisenin, ortaya çıkarılmasının ardından Cumhurbaşkanı Akayev’in emriyle kuyudan çıkarılan maktüller yeni anıt mezarlığa ayrı ayrı defnedildi. Büyük bir de abide dikildi. Bütün kurbanın adları abideye yazıldı. Abideye de bölgenin adı olan “Ata-Beyt” ismi verildi. Ayrıca abidenin yanında bir de müze yapıldı. Toplu mezardan çıkarılanların üzerlerinden çıkan eşyalar bu müzeye konuldu.
Ufuk Tuzman