Ç
in hâkimiyeti altında yirminci yüzyıla giren Doğu Türkistan’da ili bölgesinde 1912 yılında ayaklanma olur ve iç işlerinde kendilerini idare etmek hakkını alırlar. Ruslar Çinliler’le bu bölge üzerinde çekişmektedirler. Doğu Türkistan’ın iktisadi münâsebetleri daha çok Rusya ile gelişmektedir. 1931 yılında Çin’den getirtilen göçmenlere yerli halkın topraklarının dağıtılması, özellikle Kumul bölgesinde, geniş huzursuzluklara yol açar ve Salih Dorga önderliğinde ayaklanma başlar.
Ayaklananlar, Çin kuvvetlerinin baskısı karşısında dağlık bölgeye çekilerek vuruşmaya devam ederler. Ayaklanma Doğu Türkistan’ın birçok kentine yayılır; ama, merkezi bir yönetimden mahrum, münferit alevler halindedir.
6 Ocak 1933’de Turfan halkı, Maksud, Mahmud ve Mevsul beğlerin önderliğinde ayaklanarak Turfan ve çevresini ele geçirirler; Kara Şehir, Korlu ve Uşak kurtarılır. Mart içinde, Albay Timur Beğ yönetiminde Kuça ve Aksu’yu ele geçirirler, Kumul ayaklanmasının önderi Hoca Niyaz Hacı ile temas kurulur. Timur Beğ’in kuvvetleri Kâşgar’a girerler.
Ayaklanma Altay ve Tarbağatay eyâletlerine de yayılır. Altay’da ayaklananlar Şerif Han’la canlanırlar. Durum Ruslar’ı da endişeye düşürür ve ayaklanmaların bastırılması için Çinliler’le işbirliğine girerler. Türkistan milli kuvvetleri müşterek bir merkez ve idareden mahrumdur; aralarında çekişmeler de eksik değildir ve kurtardıkları bölgeleri mahallin şartlarına göre yönetmektedirler. Sabit Dâmullah, çeşitli mahalli hükümetleri, “Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti” adı altında toplamayı başarır. 12 Kasım, 1933’de Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilân edilir. Mahalli istiklâl cemiyetlerinin temsilcilerinden oluşan bir Meclis kurulur.
Hoca Niyaz Hacı Devlet Başkanı, Sabit Dâmullah Başbakan ve M. Emin Buğra Başkumandan olurlar. Doğu Türkistan Cumhuriyeti Anayasa’sına göre, Cumhuriyet Şeriat esasına dayanacak, Kur’ân tâlimatlarına göre idare edilecektir. Devletin başında Em’irü’l-mü’minin bulunacak, devlet, halka, istişâreye ve meclise dayalı olarak kurulacaktır.
Çinliler’le anlaşan Ruslar Doğu Türkistan’a uçaklar, tanklar ve ağır Kızılordu birliklerini sokarlar. Yeni Cumhuriyet varlığını koruyabilmek için Ruslar’la, Çinliler’le ve Müslüman Çinliler Dunganlar’la döğüşmek zorundadır. Hoca Niyaz’ın kuvvetleri Aralık 1934’de Aksu yakınlarında Dunganlar’a yenilir. Dunganlar Kâşgar’a girerek katliâm yaparlar. Doğu Türkistan Hükümeti Yeni Hisar’a çekilir.
25 Şubat 1934’de, Ruslar Hoca Niyaz’a biraz kandırarak, biraz tehdit ederek bir anlaşma imzalatırlar. Buna göre, Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti’ne son verilmekte, iç işlerinde muhtar vilayet haline gelen ülkeye Hoca Niyaz vali olmaktadır.
Başbakan Sâbit başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, bu anlaşmayı tanımadığını, kendilerinden habersiz imzalandığını beyan ederek Hoca Niyâz’ı hâin ilân eder. Hoca Niyaz ise, 16 Nisan 1934’de hükümet üyelerini tutuklatarak Çinliler’e teslim eder. Bir zamanların Milli Kahramanı böylece, emsalsiz bir hâine dönüşür. Milli kuvvetler bundan sonra da mücâdelelerine devam ederler; ancak, bu kadar çok düşman arasında başarılı olmaları mümkün değildir. Başbakan ve hükümet üyelerini idâm eden Çinliler yüzbinlerce Türkistanlı’yı katlederler. Hoca Niyaz da, 1937’de General Abdu Niyaz’ ın ayaklanmasını desteklediği gerekçesi ile 1942’de gaz hücresinde öldürülür.
Komünizmi Yerleştirme Başladı
Milli kurtuluş hareketinin kırılmasından sonra Doğu Türkistan’da komünizmi yerleştirme çalışmalarına girilir; bu, Türkistanlılar’ı imhâ siyâsetinin perdesi olur. 1937’de Abdu Niyaz, milliyetçi güçlerin başına geçerek ayakların, Kâşgar’ı alarak Kara Şehir’e yürür. İlyas Han, Sultan Şerif, Hüseyin Teyci ve Nur Ali gibi liderler de ayaklanmaya katılırlar. Uçaklar ve ağır silahların desteğinde saldıran düşman birlikleri ile kanlı çarpışmalar yapılır; seksen binden fazla Türkistan’lı şehid olur.
1938 sonunda ayaklanma bastırılır; sadece bir günde altı bin kişi idâm edilir, yüzbinlerce Türkistanlı hapse atılır. Doğu Türkistan’da Çinliler adına döğüşen Rus birlikleri, burayı komünizmin bir üssü haline getirerek Çin’deki komünist hareketlere destek sağlamaktadırlar. Türkistanlı milliyetçiler 1936 yılında, Yunus Han’ın önderliğinde “Millî Müdafaa Cemiyeti “ni kurmuşlardır.
Çinli vâli bu cemiyetin çalışmalarından haberdar olur ve 1940 yılında önemli bazı mes’eleleri görüşmek üzere Altay önderlerinden üç yüz elli kişiyi dâvet ederek, Urumçi’ye gelir gelmez tutuklatır. Bu hareket, 1940 Şubat’ında Altay’da ayaklanmanın başlamasına vesile olur. 26 Mart 1940’da, birleşik Rus-Çin-Moğol kuvvetlerinin saldırısında hareketin lideri Nogaybay şehid olur; yönetimi İris Han devralır, karşı saldırıya geçerek birleşik düşman kuvvetlerini dağıtır.
Çinliler, hapsedilen Altaylı önderleri serbest bırakarak anlaşmak isterler. İris Han, Ruslar’ın Doğu Türkistan’dan çekilmelerini, Altay bölgesinin idaresinin Kazaklar’a verilmesini ister; bu şartlar kabul edilince 15.5.1940’da mütareke imzalanır. Ancak, savaşçılardan Osman İslam-Batur ve adamları anlaşmaya razı olmayarak silahlarını, bırakmazlar.
Çinliler, daha ilk andan anlaşma hükümlerine aykırı hareket etmeye başlayınca ayaklanma da yeniden alevlenir. Osman Batur’un emri ile Altay’daki Rus memurları kurşuna dizilirler. Osman Batur, Moğolistanla anlaşıp silah temin etmeye çalışarak hareketi devam ettirirken, İli bölgesinde Ali Han Töre önderliğinde yeni bir ayaklanma başlar. 7.8.1944’de Ali Han Töre’nin Cumhurbaşkanı olduğu Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan olunur. Osman Batur, Cumhuriyetin emrine girer; Altay bölgesi tam denetim altına alınır.