Türkistanlı aydınların Almanya’nın Berlin şehrinde İslam harfleriyle ve Çağatay Türkçesi ile çıkardıkları “Yaş Türkistan” isimli derginin Kasım 1931 tarih ve 24. saysındakiı başmakalesini Türkiye Türkçesiyle aşağıda sunuyoruz.
___________________________________
u Kasım ayının 7’sinde, Rus Bolşevikleri, kendi hükümranlıklarının 14. yıl dönümünü kutladılar. Bu tantanalı bayramın biz Türkistanlılar için milli bir matem günü olduğu hakkında ayrıca söz söylemeye gerek yok.
Halkımız üzerine musallat olan kanlı diktatörlüğün geçen on üç yıllık devrini göz önüne getirirseniz, onun nasıl dehşetlere sarmalanmış olduğunu tasavvur etmekten bile aciz kalırsınız.
Rus Bolşevikleri’nin devrim adına yaptıkları kanlı uygulamalarından en çok zarar gören yer, kuşkusuz, bizim yurdumuz Türkistan’dır.
Rus Bolşevikleri başta neler vaat etmediler!
Onlar halkımızın kendi geleceğini tayin hakkını, hatta Rusya’dan ayrılıp bağımsız devlet kurabileceklerini kabul ve söz verdiler. Buna karşın, Türkistan’da iş başına geçer geçmez, Türkistanlılar’ı ülkenin merkezi yönetim işlerine katmak istemediklerini söylediler. (III. Türkistan Şuraları Kurultayı)
Rus Bolşevikleri, Çarlık döneminde zorla el konulan ve Rus göçmenlerine paylaştırılan topraklarımızı geri vereceklerini söylediler. Buna karşın uygulamada, Çarlık dönemindekinden daha çok göçmen getirip her tarafa yerleştirmektedirler.
Onlar dini ve milli kurumlara hürmet ve riayet etmeyi vaat ettiler. Halbuki iş başına geçtikten sonra “Allahsızlık” ı çağırdılar. “Din zehirdir” diyerek halkı dine karşı kışkırttılar, camileri bozarak harap ettiler. Camiler ve bütün milli müesseseler hakkında akla gelmeyecek çirkinlikler yaptılar. Milli olan her şeyi yasakladılar.
Halkların kardeşliğini meydana getirmeyi vaat ettikleri halde, halklar arasında, dünyada eşi görülmeyen düşmanlıkları meydana getirdiler.
“Dünya Cenneti” kuracaklarına söz verip gerçek cehennemi yaptılar. Bu cehennemin azabını çekecek günahkârlar da bizim masum halkımızdır.
Kızıl Moskova’nın 14 yıllık diktatörlüğü, Türkistan’ımızı, 50 senelik Çarlık döneminden çok daha ağır ve şiddetli bir şekilde Rusya’ya bağladı.
Biz Çarlık Rusya’sına karşı mücadele ederken, aynı Rusya’nın kanlı Bolşeviklerinin diktatörlüğü eline düştük. Yani ateşten kurtulup aleve, kardan kurtulup yağmura tutulduk.
Moskova Bolşevikleri’nin kanlı diktatörlüğü 14 yaşına bastı. Bu kısacık süre içerisinde kanlı Rus Bolşevikleri’nin zulmü ve insanlık dışı uygulamaları altında yok edilen Türkistanlılar’ın sayısı Sovyetler birliği komünist partisi üye sayısından iki üç kat fazladır.
Eğer bu zalim Moskova Bolşevikleri tarafından katledilen Türkistanlılar’ın kanlarını bir araya toplamak imkânı olsaydı, Lenin, o yüksek heykeli üzerinde durup bu masım halkın kanına doyuncaya kadar içmek için boynunu uzatmak ihtiyacını bile duymazdı.
Eğer Türkistan’daki felâketzede ana-ataların feryat ve hıçkırıklarının gücünü toplayabilecek bir imkân bulunsaydı, şüphesiz kanlı Kreml’in kalın duvarları devrilip saray içindeki komiserleri ve çekistleri gömerdi.
Türkistanlı anaların, kadınların ve kız kardeşlerin gözyaşları, şüphesiz başta Stalin olduğu halde, Moskova’nın bütün kan içici komiserlerini alıp götürecek bir sel, bir tufan teşkil ederdi. Acaba bizi bu kanlı Rus diktatörlüğünün zulmünden kurtaracak bir güç var mı? Varsa o nerede? Bizi ne mağrur bir şekilde söylenen sözler ve ne de dergi makaleleri kurtarabilir. Bizim için her şeyden önce milli birliğimizi korumak, onu güçlendirmek ve milli şuuru kuvvetlendirmek gerekli.
Buna ilave olarak, bizim gibi Moskova diktatörlüğüne karşı mücadele etmekte olan Kafkasya halkları, Ukrayna, İdil-Ural ve Kırım milli mücadele kuvvetleri ile birleşerek cephemizi güçlendirmemiz gerekli. Bu halklar ile gerçekten güçlü ve sıkı bir birlik teşkil ederek, ortak düşmana karşı kuvvetli bir cephe teşkil etmezsek, ne onlar ve ne de bizler için kurtuluş imkânı var. Ancak bu Kafkasya, İdil-Ural ve Kırım milli kuvvetleri ile birlikte olan hareketimizin bizi kurtuluş aydınlığına çıkarabileceğini, yurdumuzda ve dışarıda olan bütün Türkistanlılar’ın kesin olarak bilmeleri gereklidir.
Bu sebeple bu kanlı Rus Bolşevizm diktatörlüğünün bayramı, bizim ise milli matem günümüz dolayısıyla, “Yaşasın Türkistan, Kafkasya, Ukrayna, İdil-Ural ve Kırım kuvvetlerin birleşen cephesi” şeklindeki ilkeyi bir kere daha tekrarlayıp geçmek istiyoruz.
Kaynak: Yaş Türkistan’dan Seçilmiş Makaleler.
Yaş Türkistan-Başmakele