Balkanlar - Rumeli

Rumların Mora Katliamı

M

resimora’da Balyabadra Piskoposu Germanos, 4 Nisan 1821’de savaş ilanı yapar. Rumlar kalabalık ve donanımlıdırlar. Peloponnesos’te 40 bin Türk’e karşı 350 bin Rum vardır mesela. Yağma ve cinayetler ansızın yayılır, erkekleri katleder, kızları köle yaparlar. Kalelere sığınan Türkler ümitsizdir, ne barut vardır, ne de gıda. 

Eski hukuklarına güvenir şehrin ileri gelenleriyle konuşur anlaşırlar, ziynetlerini verir, evlerini dükkânlaırını bırakırlar. İstedikleri tek şey mıntıkadan çıkmaktır. Rumlar kabul eder, altına imza koyar, ancak kale kapısı açılınca saldırır alayını kırarlar.  Kalamata, Livadia, Mesollogi, Vrahori, Navarin, Monemvasia, Vostiça, Balyabadra, Gördüs, Argos, Gastuni, Patras, Korinth ve Nafplion’da hep aynı manzara. 

Ünlü haydut Petros Mavromihalis bile dağdan iner yağmaya koşar. Avrupa cinayetlere biganedir, kılını dahi kıpırdatmaz. Tripoliçe ve çevresinde 32 bin Türk öldürülür. Malları yağmalanır. Manya Prensi çaldıklarını ancak iki deve ve 20 katırla taşıyabilir. Komutan Lokotrones’in atı toprağa basamaz, cesetler halı gibi, adımını nereye atsa insan, hayvan, organ… Rum köylüleri Patra’ya “Türklere ölüm” naralaraıyla gider, camilere haç asarlar. Vostiçalı Rum ayanları beşer Türk kellesi geçirmiştir mızraklarına. Papazlar merasim kıyafetleri ile çıkar, şenlik yaparlar şaşaayla.
Ancak bu büyük soykırımı Türkler unutur zamanla…
Başka Ne Bekliyordunuz Ki?

Rumların kanlı katliamları bazı Avrupalıları düşündürür. Cinayete mi alet olmuşlardır yoksa? Meşhur İngiliz yazar William St. Clair “Yunanistan Türkleri az iz bıraktılar. 1821 yılı ilkbaharında aniden, tamamıyle yok edildiler, komşuları tarafından boğazlandılar. Kalelere çekilirken yollarda yakalandılar soyulup yakıldılar” ifadesini kullanılr. 
Fransız yazar Rene Delaporte “Doğrusunu söylemek gerekirse, Rumlar barbarlaştı. Helen’e duyduğumuz aşk, bizi yalana götürmesin katliam hususunda!”der. 
İngiliz yazar Davit Howarth “Grekler, cinayet için bir sebep aramadı, şehvete kapıldılar âdeta” şeklinde yazar. 
Fransız Konsolosu Pouqueville “Bu korkunç geceden sonra, tekrar aydınlığı görebileceğimi sanmıyordum. Bitmek bilmeyen çığlıklar. Bir şehir yok oldu, yollar ceset doldu. Başpiskopos Germanos vebal altında!”
William Ogden Niles: “Türkler Nonemvasia’da kuşatıldı aç kaldı. Rumlar sizi Anadolu’ya götüreceğiz diye söz verdi. Ancak kapılar açılınca, saldırdılar, çok kan aktı, yağma yapıldı. Beş yüz Türk’ü bir gemiye bindirip ıssız adaya bıraktılar, açlıktan telef oldular. Navarin Kalesindekiler de açtılar, Mısır’a gitmek isterler kısa yoldan. Görüşmeler sürerken saldırıya uğrar 3 bin ceset düşer toprağa.”

İngiliz Konsolos Philip Gren: “Rumlar bir imansızın cesedini gömmekten imtina ediyordu, atıp bir enkaza yakıyorlardı.”
Tarihçi George Finlay:  “Tripoliçe ele geçince 2 bin insanı bir vadiye götürüp kırdılar. Kemik yığınlarını iki yıl sonra gördüm, kış yağmurları ve yaz güneşiyle ağarmışlardı. Sayılamayacak kadar çocuk vardı aralarında.

Tarihçi Walter Alison Phillips: “Tripoliçe sakinleri, yabani çetenin keyfine bırakıldı, yaş ve cins ayrımı yapılmadı, sığır gibi doğrandılar. Para sakladığından şüphelenilenlerin kolları bacakları kesildi, ateşe oturtuldular. Hamilelerin karınları deşildi, köpek kafaları sokuldu yarıklara. Cumadan pazara kadar çığlıklar kesilmedi, bir Rum 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu çarşıda. Aç kalan Türk çocuklar yıkıntılar arasında dolaşırken yakalandı, kuyulara atıldı. Agrinio’da 200 Yahudi, 500 Müslüman aile yaşamaktaydı, hepsi kırıldı. Rumlar 1821 Mart’ında, Sakız Adasına saldırdı, Türk ticret ve hacı gemilerinin yolcu ve mürettebatı da canilerin hışmına uğradı.

Jules Verne: “Yüzlerce Türk, Osmanlı topraklarına götürülecekleri vaadiyle teslim olmalarına rağmen Kouloneski kayalıklarına bırakıldı. Ege adalarında da kitle katliamı yapıldı. Kıbrıs, Sakız, Sisam, İstanköy, ile Ege sahillerinde yapılan mezalim Mora’dakini aratmadı. Osmanlı gemilerine de saldırdılar, mürettebatı öldürüp suya attılar. Türk hacıları aynı akıbete uğradı. bunlardan 57’si Hydra adasına götürüldü diri diri yakıldı. Rumlar, Türkleri Pers (İranlı) sanıyorlardı, Makedonyalı İskender’le savaştıklarına(!) göre ölümü hak etmişlerdi çoktaan.



İlgili Gönderiler

1 / 34