emokratikleşme Paketi’nde Heybeliada Ruhban Okulu’nun da açılacağına dair kaydın yer alacağı bekleniyordu. Ne var ki paket açıklanınca bu okula dair bir malumatın bulunmadığı görüldü. Sebebinin mütekabiliyet esası olduğu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın daha sonraki bir beyanıyla anlaşıldı..
Dış politikada “mütekabiliyet” önemli tutamaklardan biridir. Bir devlet, bir konuda adım atıyorsa diğer devlet de bir adım atacaktır. Bu itibarla biz, Heybeliada Ruhban Okulu’nu açacaksak Yunanistan da mütekabil adımı atmalıydı. Türkiye, bu mevzuda Batı Trakya’da iyileştirmeler beklediği gibi esas itibariyle Fethiye Camiînin ibadete açılmasını istemekte.
Osmanlı’da Atina’nın ismi Medine’tül Hükema’dır. Fatih Sultan Mehmed tarafından alınan şehirde asırlar içinde birçok eserler inşa edilmiştir. Çarşı, han, hamam, sebil gibi bu eserlerin arasında birçok cami de vardır. Onlardan biri de Fethiye Camiîdir. Adı üzerinde Fetih Camiî. Bakmaya doyulmayacak zarafette tam bir Osmanlı mimariî. 1821 Yunan isyanının az sonrası, 1824’e kadar hizmet vermiştir. Daha sonra fırın dahil çeşitli şekillerde kullanılmış. Halen kapalıdır.
Bundan birkaç yıl evvel Atina’ya cami yapılması meselesi dile gelmişti. Bu ihtiyacı gündeme taşıyanlar, Atina’nın camisiz tek başkent olduğunu ifade etmekteydiler. Bu görüş iyi niyetli fakat eksikti. Çünkü Atina’nın ortasında Fethiye Camiî sapasağlam ayaktaydı. Küçük bir tamirle ibadete açılabilirdi. Nitekim biz de 15 yıl evvel bu mahzun mâbedin son cemaat mahallinde namaz kılma bahtiyarlığına kavuşmuştuk.
Bir zaman Atina Camiî haberleri basında ara-sıra görüldü. Atina’nın dışında, uzak bir yerde cami yapıldığı söyleniyordu. Bu belli ki yasak savmaydı. Eğer Yunan hükümeti, samimi olsaydı yeni bir masrafa girmeden Fethiye Camiîni Müslümanlara verirdi.
Nihayet hadisedeki çarpıklık Ankara tarafından fark edildi. Bundan sonradır ki Fethiye Camiî telaffuz edilir oldu. Şimdi de Demokratikleşme Paketi’nde de pazarlığın diğer parçası oldu.
Türkiye, haklıdır.
Bununla birlikte büyük olana büyüklük yakışır.
Türkiye, büyük devlettir. Biz, bize yakışanı yapmalıyız. Şayet iyi değerlendirilirse Patrikhane ve Ruhban Okulu, millî menfaatlerimiz için avantaj sebepleridir. Onlar, bu ülkenin kurumlarıdır. Oralardaki insanlar da vatandaşlarımız.
Ankara, “Filozoflar Şehri” Atina’nın Batı Trakya ve Fethiye Camiî’ne baktığı gibi Patrikhane ve Ruhban Okulu’na bakamaz. Hukuktaki temel kaidedir ki “sui misal, emsal olamaz/kötü örnek, gerekçe yapılamaz.” Ankara, Osmanlı uygulamalarının yolundan gitmeli.
Bu itibarla ikinci paketten Heybeliada Ruhban Okulu için beklenen çıkmalı. “Sen yapmazsan ben de yapmam!” demek yerine bu hakkı vatandaşlarımıza tanıdıktan sonra Atina’ya “dönüp haydi sıra sende!” diyerek üstüne gitmeli. O zaman kimsenin itirazı olamaz. Atina da dünya önünde mecbur kalır.
Rahim Er