S
inop ve havâlisinde kurulan beylik. Beyliğin kurucusu olan Muînüddîn Süleymân Pervâne’nin babası Mühezzibüddîn Ali Kâşî, Sultan İkinci Keyhüsrev (12381246)in vezîriydi. Moğollar Anadolu’ya girip Kösedağ Muhârebesi’ni kazandıkları sırada, Moğolların kumandanı Baycu’ya ricâ ederek, Selçuklu Sülâlesinin yerlerinde bırakılmasını temin etmişti.
Muinüddîn Süleymân ise, Anadolu’nun Moğollar yüzünden parçalandığı ve karışıklıklar içerisine düştüğü bir zamanda büyümüş, ilmî, idârî ve politik yönden mükemmel bir şekilde yetiştirilmişti. Aynı zamanda kıvrak bir zekâya da sâhip olan Muînüddîn, kısa zamanda mühim mevkiler elde etti. Önce Tokat, sonra Tokat ve Erzincan muhâfızı oldu. 1256’da ise, Baycu’nun da tavsiyesiyle Pervâne rütbesi verilerek Selçuklu saray nâzırlığına getirildi.
Sultan İkinci Keyhüsrev’in kızı Gürcü Hâtun’la evli olan Muînüddîn Pervâne, devlet işleriyle bizzat kendisi ilgileniyordu. Keyhüsrev’in ölümünden sonra üç oğlu arasında çıkan taht kavgaları esnâsında, Dördüncü Sultan Kılıç Arslan’ın tarafını tuttu ve onu sultan îlân ettirmeye muvaffak oldu. Aynı zamanda Moğol gücüne de dayanmakta olan Muînüddîn, Selçuklu Devleti’nin en nüfuzlu kişilerinden biri hâline geldi. Trabzon Rum İmparatorluğundan Sinop’u fethetmeye muvaffak oldu. Böylece Sinop kendisine ıkta olarak verildi ve Selçuklulara tâbi olarak burada beylik sürmeye başladı. Hattâ 12611277 târihleri arasını târihçiler, Muînüddîn Pervâne Devri olarak tanıtmaktadırlar.
Muînüddîn Süleymân Pervâne’nin Sinop’u ve peşinden çevrede bulunan on iki kaleyi fethederek beyliğinin sınırını genişletmesi onun sultanla arasının açılmasına yol açtı. Sultanın kendisini ortadan kaldırabileceği vehmine kapılan Muînüddîn, onu ele geçirip Aksaray’da boğdurdu. Yerine Rükneddîn’in iki buçuk yaşında bulunan oğlu Gıyâseddîn Keyhüsrev, sultan îlân edildi.
Pervâne’nin bilhassa Moğollarla sıkı bir işbirliği hâlinde olması, Anadolu’da pek çok îtibârlı ve hattâ Moğol düşmanı şahısların Mısır’a göçmelerine sebep oldu. Bunlar orada Sultan Baybars’ı Moğollar üzerine cihâda teşvik ettiler. 1277 yılında Anadolu’ya gelen Sultan Baybars, Moğollara karşı ezici bir zafer kazandı ve Kayseri’ye kadar girdi. Ancak Pervâne’nin kendisine katılmaması ve genç sultanla berâber Tokat’a gitmesi üzerine Sûriye’ye geri döndü.
Pervâne, Moğollara karşı kesin bir zafer kazanılacağına inanmıyordu. Ancak Baybars’ın Moğol ordusunu bozguna uğratması, İlhan Abaka’yı harekete geçirdi. Anadolu’ya giren Moğol hükümdârı; Elbistan, Sivas ve Kayseri’de müdâfaasız Müslüman ahâliyi ezme yoluna girerek, rivâyete göre 200.000 kişiyi katlettirdi. Ayrıca Anadolu’dan ayrılırken, Pervâne Muînüddîn Süleymân’ı da yanında götürdü ve daha sonra Sultan Baybars’ın Anadolu’ya gelmesinden onu sorumlu tutarak öldürttü (2 Ağustos 1277).
Pervâne Bey’in öldürülmesinden sonra, oğlu Mehmed Bey, Sinop beyi oldu. Mehmed Bey, babasının Moğollar tarafından öldürülmüş olması münâsebetiyle onlardan çekinmiş ve tam bir bağlılık içerisinde saltanatını devâm ettirmiştir.
Mehmed Bey, 1296’da ölünce, yerine oğlu Mes’ûd Bey geçti. O da İlhanlı Devleti’ne tâbiiyetini arz ederek ülkesini korumayı başardı. Ancak 1298 yılında Sinop’a bir baskın yapan Ceneviz korsanları, Mes’ûd Bey’i esir almaya muvaffak oldular. Ağır bir fidye ödemek sûretiyle kurtulabilen Mes’ûd Bey, 1300 yılında vefât etti. Yerine oğlu Gâzi Çelebi geçti.
Denizcilikte mahâretiyle tanınan ve hattâ ilk Türk denizcileri arasında sayılan Gâzi Çelebi, Karadeniz’de Trabzon Rum İmparatorluğu ile Cenevizlilere karşı başarılı akınlarda bulundu. Son zamanlarında Candaroğulları Beyliği’ne tâbi bir duruma düşen Gâzi Çelebi’nin hiç oğlu olmadı. Yalnızca bir kızı olduğu için Candaroğulları, Gâzi Çelebi’nin ölümünden sonra Sinop’u beyliklerine ilhâk ettiler. Böylece 1322 yılında Pervâneoğulları Beyliği fiilen sona erdi.
Pervâneoğulları Beyliği başlangıçta Selçuklulara, daha sonra İlhanlı Devleti’ne ve son zamanlarında da Candaroğulları Beyliği’ne tâbi olarak hüküm sürmüştür. Yaklaşık altmış yıl devâm etmesi Pervâneoğullarının köklü bir kültür ve medeniyet kuramadıklarını göstermektedir. Pervâne Bey’in, Sinop’ta bir medresesi bulunmaktadır. Tokat’ta 1800 yılına kadar faaliyette bulunan iki katlı dârüşşifâsı ve Merzifon’da bir câmisi vardır. Pervâne Muînüddîn Süleymân’ın öldürülmesinden sonra, Anadolu’daki Selçuklu Devletinin nüfûzu sona ermiştir.