Kültürümüz

Padişah Duası “Ab-ı Hayat”tır

A

resim

kdeniz’de büyük zaferler kazanan Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa)
Osmanlı Padişahı Sultan Selim’in duasını almak için yeğeni Muhiddin Reis’i
çeşitli hediyeler ve esirlerle İstanbul’a gönderdi. Aşağıda Muhiddin Reis’in
İstanbul’a gidiş-gelişini Seyyid Muradî tarafından yazılan ve Prof. Dr. Ahmet
Şimşirgil tarafından sadeleştirilen makaleden okuyacaksınız. (Editör)

Hızır Reis dualarını almakla
bereketlendiği ve övündüğü Osmanlı ocağını unutmamıştı. Direk seren yüklü büyük
bir parçayı enva-ı çeşit hediyelerle doldurdu. Bizzat kendi malından iki yüz
esiri de mükemmel donanmış teknelere yerleştirdi. Başlarına Kemal Reis’in
hemşiresi oğlu Muhiddin Reis’i başbuğ kılıp şevketlü Selim Han’a gönderdi.

Zira Muhiddin Reis zarif bir
adamdı. Ümera kapılarının usul ve kaidelerinden haberdar bir kimse idi.
Muhiddin Reis bahar günleri erişince bir mübarek gün ve saatte altı tekne ve
bir barça olmak üzere yedi pare gemi ile İstanbul’a yollandı. Yirmi birinci
günü “Asitane-i saadete” varmışlar.
Sarayburnu’nda azim şenlikler eylemişler Hünkâr dahi o sırada Yalı köşkünde
imiş.

Muhiddin Reis huzura girdiğinde,
kemal-i hürmetle padişahı selamladıktan sonra, “Hızır Reis kulunuzundur” deyip namesini takdim eylemiş. Padişah
hazretleri nameyi bizzat kendi lisanı ile kıraat eyledikten sonra Hızır ve Oruç
reisler ile ona yar ve yoldaş olanlara, “Hak
teâlâ dünyada ve ahirette mücahit lalalarımın yüzlerini ak eylesin. Dünya
durdukça düşmanlar üzerine kılıçlarını keskin eylesin. Allahü zülcelal
hazretleri her zaman küffarı kahreyleyip karada ve denizde İslam askerini
üzerlerine mansur ve muzaffer eylesin.”
diye dua buyurmuşlar.

Ardından Muhiddin Reis’e on kese
akçe bahşiş verip hil’at giydirmişler. Teknelerin Yalı köşkü önüne çekilmesini
gelen hediyeleri bizzat göreceğini emr eylemişler.

Yalı köşküne tekne yanaşmak adet
değil iken Selim Han hazretleri gazâlarını işittiği Oruç ve Hızır Kardeşlerle
kemal mertebede muhabbet ettiklerinden yanaşsınlar diye ferman eylemiş.

Muhiddin Reis şenlik ve alaylarla
ne kadar hediye varsa iki yüz esir kâfirin sırtına yükletip hürmet ve tazimle
Yalı köşkü önüne götürmüş. Her bir esir kâfirin yanında mükemmel giyinmiş birer
levent gazi tayin eylemiş. Padişah alayları büyük bir memnuniyetle seyredip tekrar
hayır dua kılmışlar           .

Emredip gazilere ellişer altın
ihsan edip her birine hil’atler giydirmiş. Gaziler için kışla tayin olunup
tayinatları verilmiş. Muhiddin Reis için özel konak döşetmişler. Tekneleri
tersane-i amireye çekilip eksikleri ve gedikleri giderilmiş mühimmatları
yenilenmiş. Var evi kerem evi
demişler.

Selim Han Hızır ve Oruç reislere
de yirmi yedişer oturak iki firkate yaptırtmış. Başları ve kıçları baştarde
usulü donanıp tunç toplarına ve tunç saçmalarına varıncaya kadar miriden (hazineden)
karşılanmış.

Bir gün Selim Han hazretleri
Muhiddin Reis’i huzuruna çağırıp göndereceği emanetleri takdim eylemiş. Biri
Hızır diğeri Oruç Reis’e olmak üzere iki elmas kabzalı kılıç, iki sorguç ve iki
hil’at verdikten sonra firkatelerini gösterip, “Büyük firkateye Hızır lalam binsin ve öbürüne Oruç Lalam binzin. Din
düşmaları ile mansur ve muzaffer olrak gazâlar eylesinler.”
dedikten sonra
bir hatt-ı hümayun takdim eylemiş. Şöyle ki:

“Benim lalalarım, reisü’l-mücahidinler! Taraf-ı şahaneme gönderdiğiniz
hediye ve peşkeşleriniz ulaştı. Azim makbule geçti. Halil İbrahim bereketi ile
Hak teâlâ hazretleri sizleri daima düşmanlarınıza mansur ve muzaffer eylesin.”

Hatt-ı hümayunu üç kere öpüp
başına koyan Muhiddin Reis yine hürmet ve tazimle padişaha veda edip ayrılmış.

Ertesi gün Selim Han Yalı köşküne
oturduğundan, Sarayburnu önüne gelerek şerefine üçer kat top ve tüfenk şenliği
edip muvafık rüzgar ile Tunus’a yönelmişler. 

Muhiddin Reis Tekrar Tunus’ta

Muhiddin Reis, Sultan Selim
Han’nın gönderdiği hediyelerle top ve tüfek atarak büyük şenlikler yapılarak
Tunus’a vardı.  İstanbul’da başından
geçenleri bir bir beyan eyledi. Selim Han’ın namesini (mektubu) tazim ile
çıkarıp yedi kere öpüp başına koyduktan sonra Hızır Reis’e takdim etti. Hızır
Reis dahi yedi kere öpüp başına sürdürdükten sonra açıp okudu.

Padişah hazretlerinin hayır
dualarına mazhar olduğu için büyük sevince gark olmuştu. Gözyaşlarına hakim
olamayarak mücahid kullarına ve reislere dönerek:

“Dünyada ab-ı hayat dedikleri padişah duası ve teveccühüdür. Biz
Osmanlı’nın nazarına kavuştuk. Allah katında aziz ve halk yanında nam ü şan
sahibi olduk. Payelerimiz yüce ve kılıcımız keskin olup arşa asıldı.”

Padişahın gönderdiği tekneleri
gören Hızır Reis’in aklı başından gide yazdı. Bunlar gerçekten her bakımdan
emsalsiz idiler. Bütün bu nimetlere kavuştuğu için Cenab-ı Hakk’a şükürler
ettikten sonra fakir fukaraya hesapsız hediyeler dağıttı.

 

İlgili Gönderiler

1 / 62