B
ugün Osmanlıca diye tartıştığımız, çok değil 50 yıl önce kullandığımız Türkçe. Şimdi kimse kusura bakmasın. Kimse milleti yanıltmak için doğruları ters-yüz etmesin. Zorla dil öğretilmez mi diyorsunuz? Bu ülkede zorun zirvesi sergilendi. Öyle bir baskı ve zorbalık yapıldı ki… İnsanların kafasına vura vura, hepimize yeni bir dil dayatıldı.
Önce bir tasfiye süreci yaşandı… Ardından “uydurma” modası başladı! “Arapça ve Farsçadan dilimize yerleşen kelimeleri atalım” dediler. Kimseye sormadan, millete danışmadan “yeni bir dil yapalım” kararını verdiler. Attılar, uydurdular; attılar, uydurdular. Kafalarına göre dilde bir “ıslahat” gerçekleştirdiler.
Biz istemesek de garip ve köksüz kelimeleri kafalarımıza zorla çaktılar. Yaşayan Türkçenin yerine suni bir dil oluşturdular. Öylesine bir baskı uyguladılar ki… Kelime, hayat, cümle, gönül, avare, seher, idrak ve tavsiye gibi pek çok kelimeyi ilköğretim ders kitaplarından çıkardılar. Yerine de çoğu uyduruk olan kelimeler yerleştirdiler.
Hiç unutmuyorum, lisede olasılık değil de “ihtimal”, sınav değil de “imtihan” yazdığım için Türkçe öğretmeni zayıf verdi bana. Bunu da herkesin içinde ilan etti. İşte bizim dilimiz böyle bir süreçten geçti. Yaşayan Türkçe, zorla ve dayatarak elimizden alındı. Dille birlikte hem düşünme kabiliyetimizi kaybettik; hem de aile içinde ana-baba ile çocuklar anlaşamaz hale geldi.
Eski Türkçeye karşı çıkanlar, ne diyorsunuz siz Allah aşkına? Kim yaptı bunları biliyor musunuz? Agop Martanyan! Türkiyeli bir Ermeniydi. Daha sonra soyadı “Dilaçar” olarak değiştirildi. Türk Dil Kurumu’nun Baş Uzmanı ve ilk Genel Sekreteri oldu. Agop ismini hiç kullanmadı. Adı, hep A. Dilaçar olarak yazıldı.
Çok ilginçtir, 1979 Yılı’na kadar Türk Dilinin Sadeleştirilmesi çalışmalarına hep O öncülük etti. Dilimiz tam bir katliama uğratıldı. Uydurulan, Türkçenin mensup olduğu Ural-Altay Dil Grubu’nun yapısına hiç uymayan kelimeler “Öz Türkçe” diye bu millete kakalandı. Evet, aynen öyle, kakalandı!
Agop Martanyan, vefat ettiği 1979 Yılı’na kadar Türk Dil Kurumu’ndaki görevine devam etti. Yıllarca Türkçe ile oynadı. Bu ülkedeki asıl Türkçe Katliamı da çok eski değil, 1970’li yıllarda yaşandı! İlginçtir, A. Dilaçar’ın kim olduğu bu milletten hep saklandı. TRT de 1979’daki ölüm haberini adını değiştirerek, “Adil Açar vefat etti” diye verdi. Milletin bunları öğrenmesi lazım.
Emin Pazarcı