Türk Dili

Osmanlı Türkçemiz

Çocuklarımıza lise
sıralarında bile Fuzuli’yi ve Şeyh Galib’i öğretemiyoruz.. Böylece bir zamanlar
sahip olduğumuz o güzel Türkçemizi nisyana terketmiş bulunuyoruz.. Onları
terkettik, peki daha dün aramızda yaşayan Yahya Kemal’i de mi nisyana
terkedeceğiz..

Yıllarıdır Osmanlı
Türkçesinin liselerimizde öğretilmesini istedik.. Okuyan gençlerimizin kendi
kültür kaynaklarına ulaşabilmeleri için bunun lüzumlu olduğunu anlattık..
Yetişen gençlerimizin bu Türkçeyi öğrenmedikçe kendi kültür kaynaklarından
kopacağını tekrar edip durduk..

İngiltere okulları,
Shakespeare’i anlamayan bir öğrenciyi imkanı yok geçirmez.. Shakespeare’in
İngilizcesi ise bizim Fuzuli’nin Türkçesinden daha ağırdır.. Buna rağmen mektep
yüzü görmüş her İngiliz, Shakespeare’i okur ve anlar..

Bizden önceki nesiller Osmanlıcayı
terkedince, Türkçemizin zenginleşeceğini düşündüler.. Ama malesef onların
dedikleri çıkmadı ve Türkçemiz gün geçtikçe fakirleşti ve günlük kelimelerimiz
500-1000 kelimeye kadar düştü..

Kültürünü Bilmeyen Nesiller

Ben Edebiyat
Fakültelerimizde Fuzuli’yi, Şeyh Galib’i öğrenmeden, anlayamadan mezun olan
öğrenciler biliyorum.. Osmanlı Türkçesinin liselerimizde ders olarak
okutulmasını bunun için istiyorum.. “Su” kasidesini öğrenmeden, onun
metafizik zevkine, edebi inceliğine vakıf olmadan yetişen nesillerimizden
birşeyler bekleme hakkımız doğar mı?

Ahmet Haşim merhum, “Melali
anlamayan nesle aşina değiliz”
derken haksızmıydı.. Fuzuli’nin, Şeyh Galib’in,
hatta Yahya Kemal’in melalinin anlamayan, kendi kültür ve sanat kaynaklarından
mahrum yetişen bir nesle nasıl aşina olacağız..

Gazetelerimizde yayınlanan
bulmacalarda bile ne kadar Osmanlı Türkçesine muhaç olduğumuz gün gibi aşikar..
Türkçe eş anlamlı kelimeler o kadar az ki, bulmacalarımızda bile Osmanlı
Türkçesine başvurmak zorunda kalıyoruz. Bakın size bir kaç gün önceki
gazetelerimizden birinde yayınlanan bir bulmacanın tamamlanması için nasıl eski
Türkçe, yani Osmanlı Türkçesi kelimelere muhtaç olduğumuz ayan beyan ortaya
çıkıyor..

Bir gazetenin bir günlük
bulmacasında geçen şu kelimelere bakın:

“Nazire, Abide, hafiye,
irade, tediye, niyet, teyit, neşir, tecrübe, dirayet, emanet, namütenahi, elalem,
merhale, cereme, kari, ameliye, natamam, selahiyet, malayani, lalezar, ulema..”

Şimdi bu kelimeleri
bilmiyorsanız bulmacanı çözmeniz imkansız. Allah bu bulmacaları
hazırlayanlardan razı olsun. Bunlar da olmasa, bunların yerine Öztürkçe
kelimeleri uydurmaya kalksak lisanımızı kuşdiline çevirmiş olacağız.

Bence bu bulmacalar bir
bakıma Osmanlı Türkçesinin dersleri yerine geçiyor. Dilimizi yaşatan bulmacalar
bunlar.

Mesela “olanak” kelmesinin karşılığı “imkan” yerine “bulanak” bir kelime uydurmaya kalksak
dilimizin ne hale geleceğini siz o zaman düşünün. “İmkan”ı unutturmaya
çalışan bir saçma cereyana kaptırmışız kendimizi.. Osmanlıcayı Türkçeden
saymayan nesiller yetiştirdik… Ama aynı nesil gazetelerimizdeki bulmacaları
çözmek için Türkçe’den saymadığımız Osmanlıca kelimelere muhtaç oluyor.

Gelin bu önemli
kelimeleri yalnız bulmacalara bırakmayalım. Ders olarak okutalım ve Türkçemizi
sapıkların elinden kurtaralım.

İlgili Gönderiler

1 / 79