O
smanlı padişahları bir sefere gidileceği zaman, tuğlar Davut Paşa çayırına çıkarılıp çadırlar kurulur, bir veya birkaç gün sonra esnaf alayı,yeniçeri alayı, derken cebeciler ve topçular alayı düzenlenir. Bütün bu alaylar, alay köşkü altından geçerken, padişah oradan bunları seyrederdi.
Daha sonra sıra “Sancağ-ı Şerif” Alayına gelir, bu alay yapılacağı gün padişah “Sancağ-ı Şerif” i Hırka-i Saâdetdeki yerinden çıkarıp omuzunda Arz Odasına getirip, Taht-ı Humayun’un sütununa dayardı.
Bu sırada müezzin ve hafızlar, “Fetih” ve “Yâsîn” sûrelerini okurlar, okuma bitince, Babu’s-Sa’âde’de Kapı Ağası dairesinde bekleyen Sadrazam, Şeyhü’l-İslâmla birlikte Arz odasına davet edilir, padişah sadrazama adet üzere gerekli olan kürkü giydirip bazı hediyeler verdikten sonra, “Sancağı Şerif”i alıp öperek sadrazama teslim eder, muvaffakiyetler dilerdi. Sadrazam sancağı omuzuna alınca, Şeyhü’l-İslâm dua eder, sonra sadrazam omuzundaki sancakla dışarı çıkar, kazaskerler onu sadrazamdan alıp orta kapıya kadar götürürlerdi.
“Sancağ-ı Şerif” Nakîbü’l-Eşrâfdan sonra Seyyidlerin en büyük amiri olan Alemdâr’a teslim edilir, Vezir-i Azam, Orta Kapı dışında atına biner, “Sancağ-ı Şerif” alayı yürümeye başlardı.
Her seferde “Sancağ-ı Şerif” altında Peygamber nesline mensub bir kısım Seyyidler sefere giderlerdi. “Sancağ-ı Şerif” ilk defa 1596 yılında Eğri seferine götürülmüş, Sancağın yanında 300 kadar Seyyid ve Şerif bulunmuştur. Padişahlar sefere çıkarlarsa, Nakîbü’l-Eşrâf da maiyetinde olan bir kısım Seyyidlerle sefere giderdi. Sancağı Alemdâr (Sancaktar)taşırdı. “Sancağ-ı Şerif” alayı da dahil bütün bu alaylara Ordu Alayı denirdi.
Sancağ-ı Şerif: Peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselam’ın sancağı.
Prof. Dr. Murat Sarıcık