ürk akınları Bosna-Hersek’e uzandığı sıralarda Bosnalılar “Bogomil” mezhebinde idiler. Hristiyan Bogomil mezhebi mensuplarını özellikle Katolikler hiç sevmezlerdi. Bunun için daima Papanın tazyik ve tehdidi altında bulunurlardı. Zaman zaman Macarların zulüm ve katliamına da uğramaktaydılar.
Papa, Bogomillere fena gözle baktığı için onların da Papalığa derin bir kinleri mevcuttu. Bogomiller, Hazreti İsa’yı Allahın kulu ve Peygamberi kabul ettiklerinden bu inançlarıyla Müslümanlığa yakınlık duyuyorlardı. Nitekim onların bu inançları dolayısıyladır ki, İslamiyetle temas edince Hristiyanlığı bırakıp, İslamlamiyeti kabulleri kolay oldu.
Bunların bu inançları yanında Papalık ve Macarlardan gördükleri fena muamele de İslamiyeti kolaylıkla kabul etmelerine sebep olmuştur.
Bosnalılar, Türk idaresine geçince, halk kütle halinde İslamiyeti kabul etmiştir. Özellikle memleketin ileri gelen şahsiyetlerinin İslamiyeti kabul etmeleri arkalarından geniş bir kütlenin de İslamlaşmalarına sebep olmuştur.
Bosnalıların kütle halinde İslamiyeti kabulleri Fatih’i pek memnun bıraktığından, Padişah Bosnalılar’ın ordu ve saray hizmetinde tercih edilmelerin yolunu açmıştır.
Eski Osmanlı vesikalarında Potur Oğlanları diye zikredilen ve diğer devşirmelere tercih edilen çocuklar işte bu Bogomil mezhebindeki Bosnalılar’dır. Bunlara “Potur Oğlanları” denmesi de Bogomillerin başka bir adı olan “Pateren” kelimesinden gelmektedir. İslamiyeti kabul eden Bosnalılarda namuslu ve sadakatli insanlar olarak Osmanlı devletine hizmet etmiştir.
***
Bosnalı meşhur tarihçi ve yazar Ömer Bosnavî 1741 yılında yazdığı “Bosna Tarihi” adlı eserinde Bosna-Hersek halkının yapısını ve özelliklerini şöyle dile getirmektedir:
“Bosna Eyaleti Osmanlı Ülkesini’nin o yönde sağlam bir seddi ve Rumeli yöresinin kilidi olarak kabul edilirdi. Toprak bakımından geniş olmamakla birlikte, mesela, Mısır ve Şam eyaletleri gibi ayrı bir ülke sayılsa yeri idi.
Başları göğe yükselen dağlarından herbiri düşman gözüne dikendir. Sözü edilen memleket, kafirler diyarına yakın ve bitişik olması sebebiyle Nemçe (Avusturya), Macar, Sırp, Hırvat ve Venedik gibi düzenbaz, güçlü, ateş saçan top ve tüfeğe sahip, askeri kalabalık, çetin savaşçı, hileci düşmanlar ile bunlar gibi hiyanet ve ayaklanma alışkanlığı olan kavgacı dağ kabileleri, baş eğmeyen isyancı kavimlerle çepeçevre çevrilmiştir.
Osmanlı Devleti hakkında kötü düşünen düşmanlar her zaman fırsat kollayıp zarar vermek için bahane ararlardı, ama Bosna ahalisi, şehirli olsun, köylü olsun çoğunlukla güçlü, yiğit, cesur, çalışkan, aslan yürekli, hamiyetli, mücahid ve kahraman kişilerdi. Bir yandan düşman gözükse hiçbir özür ve bahane göstermeyerek acele birbirlerinin yardımına koşarlar. Gerçi, çoğu alçak gönüllüdür, ama kafirlere karşı düşmanlıkta amansız ve inatçıdırlar, savaşta ve dövüşte yüreklidirler. Amirlerin emirlerine uymada koyun gibi uysaldırlar. Eşkıyalık, ayaklanma gibi utanılacak hareketleri, şakilik, yol kesme gibi kötü işleri yapmazlar.
İslam dini uğruna, padişah yoluna seve seve ve istekle kendilerini feda etmek, baş ve can vermek Bosna diyarı halkına dedelerinden kalma övünme ve gurur vesilelerinden biridir. Bu, babadan oğula vasiyet ile geçen bir haldir.
Bosna halkının çoğu ve özellikle serhadlerde bulunan mücahidlerin, subay, komutan ve erleri kolayca ata binmek, attan inmek ve yürümek için dar ve kısa elbiseler giyerler, sırtlarına kurt, kaplan postlarıyla kartal kanadı alırlar, başlarına da kurt takkesi diye adlandırılan kalpaklar giyerler, kuş kanadından yapılma, gümüşle kaplanmış “fakla” denilen büyük çelenkler koyarlar. Atlarının kurt ve ayı postundan süslü örtüleri, deriden, acayip görünüşlü kesmeleri vardı. Pusatları kılıç, mızrak, balta, harbe uzun boylu şiş, paluş, piştov ve uzun tüfektir. Atlıları hızlı koşarlar, yayaları ise süratle hareket ederler. Bu kılık-kıyafetle gösterdikleri Kahramanlık ve cesaretle ün kazanmışlardır.
Düşmanlarının gözünde pek fazla yiğit ve heybetli görünürler. Gerçekten bundan önce meydana gelen savaşlar sırasında, üç dört yıllık süre içerisinde memleketin valisi, kadıları, imamları, hatipleri, şeyhleri, müftüleri, mirmiranları, miralayları, zeamet ve tımar sahipleri, dergah-ı ali yeniçeri serdengeçti ağaları ve neferleri, Bosna serhaddinde bulunan yetmiş kadar kale ve palankanın muhafızı ağa ve komutanları ve bütün subay ve erleri, askere alınan yiğitleri, alimleri, dervişleri, hatta kadınları ve çocukları savaşa, cihada karar verip gitmişlerdir. Temiz yürek ve samimiyetle, söz ve gönül birliği halinde din düşmanları ile birbiri ardınca aralıksız savaşmışlar, çeteler kurarak yaptıkları akınlarla kafir diyarını harap etmişlerdir. Yapmış oldukları yararlı hizmetlerini, tam manasıyla anlatmak mümkün değildir.”
Kaynak: Bosna Tarihi – Ömer Bosnavî
Ömer Bosnavî