O
rd. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, 1960 senesinde üniversite tahsiline başladığımızda Hukuk Fakültesi’nde anayasa hocamızdı. Bu büyük Türk hukuk âliminden hukuk dersleri almak hakikaten heyecan verici idi. Biz kendisini daha evvelden tanıyorduk. Türkiye’de, demokratik rejimin kurulması ve işlemesi için samimi gayret sarfeden ender şahsiyetlerdendi.
Yazıları, kitapları ve sohbetleri ile Türk demokrasisinin ihyası uğrunda çok şeylere katlanmış, çok çileler çekmiştir. Bu uğurda kendisinden aziz canını bile diyet olarak istemişlerdir. Ama o büyük insan inandıklarından ve inancından asla taviz vermeyerek, büyük Türkiye’nin yeni nesillerine örnek olmuş bir şahsiyettir.
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra yeni bir anayasa hazırlıkları yapıldığı sıralarda Prof. Dr. Nuri Karahöyüklü ile muhterem hocamız Ali Fuad Başgil’i ziyarete gitmiştik.
Nuri Hoca, Ali Fuat Başgil’e;
-Hocam durumu nasıl görüyorsunuz, diye sordu.
Başgil iç geçirerek, kahırlanarak, sabit bir noktaya bakarak:
-“Hocam, ben Meşrutiyet döneminin son devirlerini gördüm. Tek parti devrinin yâni Cumhuriyet’in CHP dönemini yaşadım. 1950 ve sonrasını -çünkü bizler üniversite talebeleri idik- hep birlikte yaşıyoruz.
Bu memlekete lazım olan ne yeni bir anayasa… Ne çift meclis… Ne hâkim teminatı, ne şu, ne bu… Bu memlekete lazım olan yeni bir insan tipi… Yeni zihniyette, yeni bir insan tipi… Bu insanları, Türk maarifi yetiştirip de, memleketin kader ve idaresini onlara teslim etmediği müddetçe değil çift meclis, dört meclis yapsan da, yeni bir anayasa yapsan da Türkiye’de hiç bir şey değişmez. Evet, mühim olan zihniyet değişikliğidir ve böyle insanların varlığı temin edilmedikçe, bütün gayretler boşunadır.”
Av. Cavit Kalpaklıoğlu
Kaynak