ençlerimizin bir kısmı Türkçeyi “arılaştırma” nın, yâni dilimizdeki kelimelerin büyük bir kısmını atarak yerlerine yenilerini uydurmanın “milliyetçilik” olduğunu zannetmektedir. Tıpkı sokaklardaki “Tam Bağımsız Türkiye” sloganları gibi, dilde de bir “bağımsızlık” savaşı açmanın yurtseverlik gereği olduğuna inananlar vardır.
Dil, milli kültürün bir parçasıdır. Bir an için, kültürün öbür kı-sımlarında böyle bir “arıtma” işine kalkıştığımızı düşünelim. Acaba bütün bu arıtmalardan sonra bize milli saydığımız ne kalacaktır? Kâğıdı atıp kemik üzerine veya hayvan derisine mi yazı yazacağız? Matbaa bizim icadımız değildir fotoğrafçılığı Avrupa’dan aldık, kullandığımız bütün kalemler yabancılardan alınmıştır, harflerimiz Latincedir, bilgilerimizin yüzde sekseni de yabana kaynaklardan aktarılmıştır.
Bunların yabancı kaynaklı olduğu için atılmasını teklif edene nasıl “deli” diyorsak, dilimizdeki kelimeleri yabancı dillerden geçti diye atmaya kalkan kişilerin iddialarını da çok dikkat ve ihtiyatla karşılamalıyız. Fotoğraf kullanmamak, matbaaları kapatmak bir milliyetçinin aklından bile geçmez, çünkü bunların Türk kültürüne, Türk hayatına iyice sinmiş onlarla kaynaşmış olduğunu bilir.
Bir şeyin yabancı kaynaklı olması ancak kültürün özüne veya bütününe aykırı düştüğü takdirde bizi dertlendirmelidir. Dilimizdeki kelimelerin kültürümüze aykırı düşmesi şöyle dursun, kültür diye ortaya ne koymuşsak hepsi de bu dille yapılmıştır. Yâni Türk kültürünün özü ve bütünü kültür eserlerimizde kullanmış olduğumuz Türkçedir. O halde milliyetçilik adına milli kültürü ortadan kaldırmaya kalkışmak, Türk milletine en büyük düşman¬lığı yapmak demektir.
Hepimiz biliyoruz ki bir millet bir günde ortaya çıkmaz. Millet bir tarih ve bir kültür demektir; tarih ve kültür ise bir insan topluluğunun çok uzun bir zaman yaşaması sonunda ortaya çıkar. Saf kültür, saf dil arayanlar bir milletin başka kültürlerle hiç karşılaşmadığını sanıyorlar, yahut tek başına kalırsa kuvvetli bir kültür meydana getirebileceğine inanıyorlar. Bunlar boş inançlardır. En saf insan anasından yeni doğan insandır, en saf kültür de —eğer varsa— mağara adamının kültürüdür.
Milliyetçilik basit ve ilk hallere dönmeyi değil, gelişmeyi hedef almıştır. Milletimizin geçirdiği büyük tarih tecrübesi içinde kendine mal etmiş olduğu herşeyi milli saymalıyız. Bunlara düşman olanlar ancak millete düşman olurlar.
Prof. Dr. Erol Güngör