Muhteşem MimarimizTarih

Merhamet Timsali Osmanlı’nın Mısır’daki Zarif Sebilleri

A

sırlarca dünyaya nizam veren Osmanlılar’ın arz üzerindeki izleri silinmeyecek kadar çoktur. Mısır’da bıraktıkları sebiller ise bunların sadece çok küçük bir parçasını teşkil etmektedir.

Sebiller yolcuların içme suyunu temin eden su müesseseleridir. Eskiden bu gibi sebillerin yapımı birçok milletin geleneği haline gelmişti. Sebiller, Ortadoğu’da genellikle su kıtlığı çeken Arap ülkelerinde göze çarpardı. Böylece su sebilleri halkın sosyal hizmetlerini yerine getirmekteydiler. Osmanlı devrinde Kahire şehri, bu tür hizmetlerden istifade etmiştir; Kahire’de Osmanlı devletinden kalma 70 sebil varlığını bugüne kadar korumuştur.

Bu sebiller şehir halkının su ihtiyacını üç asır boyunca eksiksiz görmüşlerdir.
Halkın içme suyunu sağlamak için mimarlar yeraltını su deposu olarak kullanmışlardır. Bu sebeple alt tesisler de yaptırılmıştır.

Bilindiği gibi sebil iki kattan oluşmaktadır. Birincisi “sarnıç” denilen su depolama yeri; bu da yer ölçümü ve maliyet tahsisatına göre büyük ya da küçük olabilir. Şekil itibariyle de ya dörtgen veya dikdörtgen ve derin olmayan kubbeler ile kaplıdır. Bu kubbeler taş veya mermer sütunlar üzerine oturtulmuştur. 

Her su deposunun taştan veya mermerden bir harzesi (kapak taşı) vardır. Bu da kuyu kapak taşına benzemektedir. İkinci kat ise, yer seviyesinde veya biraz daha yerden yüksek olarak yapılır. Giriş ise genellikle müşterek giriş veya ayrı bir kapı ile sağlanır. Bu kat, taştan yapılır. Etrafına da ona ait ilaveler ve bölümler eklenir. Bu taş ilaveleri, sebilin yer seviyesindeki görüntüsüdür.  

Osmanlı sebillerine iyice dikkat edilirse mimar veya ustasının süs ve tezhiplere ve bunları özenle su pencerelerinin çevresine işlemesinde ne kadar itina gösterdiği görülür.

Bunların yanı sıra içerideki zeminin zenginliğini, çeşitli renklerdeki mermerler, su depo odalarına ait fağfurdan yapılan çeşmeler bu zevk ahengini göstermektedir.

Tavanın da çeşitli tezhiblerle süslenmesi yine mimarisinin üstün zevklerini ortaya koymaktadır. Ön cephedeki tezhipler ve süslemeler, 16., 17. ve hatta 18. yy.’ların yarısına kadar, sebillerin bizzat iç bölümlerinde ve özel olarak da ahşap tavanlarda yoğunlaşır.  

Osmanlı sebillerindeki süsleme ve tezhiplere genel çerçeve içinde bir göz atarsak görürüz ki çeşitli şekildeki hendesî unsurlar, içeri ve dışarı süslemelerde başrolü oynamıştır.

Sebil üzerindeki yazılarda ise, ilk önceleri her ne kadar “Sülüs” hattı kullanılmışsa da daha sonra “Sülüs” ve “Nesih” te karar kılınmıştır.  Bununla beraber nadiren de olsa, hattat aynı zamanda üç çeşit hattı (Nesih, Sülüs, Rık’a) bir arada toplayarak Abdu’r-Rahman kethüdâ sebilinin su odasının kapısı üstündeki fağfur kaplamalarda kullanmıştır.  

Kahire’de günümüze kadar gelen 70 Osmanlı sebilinden en iyi durumda olanları “Hüsrev Paşa sebili ve medresesi”, “Yusuf Kethüdâ El-Habeşî sebili ve medresesi”, “Es Sit Sâlihe sebili ve medresesi”, “Abdurrahman sebili ve medresesi”, “Sultan Mahmud sebili ve medreseleri”dir. 

Osmanlı sebillerinin en iyi durumda olanı ise Hüsrev Paşa sebilidir. Bu sebili ekleriyle, Mısır’a vâlî iken (H.942)’de Hüsrev Paşa yaptırmıştır. Kahire’de Osmanlı devrinden kalan en eski sebildir. Başka binalara birleşmeyen müstakil bir sebildir. Cephesi iki su pencereli, üstü da Kur’an kursu ve İslâmî bilgileri okutmakta kullanılan salondur.

Süslemelerle kaplı, birbirine aynen benzeyen iki cephesi vardır. Bunlar kuzey batı ve kuzey doğu cepheleridir. Yapılış tarihi ve inşa edenin adı ve soyadı, pencerenin altına dizilen mermerlerde yazılmıştır. Kuzey batı cephesini, dikdörtgen biçiminde ve bakırdan iki oluğu olan bir pencere ortalamaktadır. Üst bölümünde ise, ortasını “Allah” yazısı oluşturan iç içe geçmiş ve hendesî şekiller vardır.

Su penceresinin önüne, üstüne su kadehleri koymak için, şimdi caddenin yükselişi sebebi ile yerle aynı seviyede kalan üç taş ayaklı bir parça mermer konulmuştur.

Su penceresinin üstünde ise mermerle kaplı düz parçalar yer almakta ve bu mermerlerin üstünü, yatay bir biçimde, bazen da karşılıklı sıralar halinde kabartmalı bitki yaprakları süslemektedir. Bunların yanlarında dörtgen ve dikdörtgen biçiminde boşluklar vardır.

Bunların içinde yıldız tabak gibi hendesî şekiller veya arabesk tarzı basit bitki şekilleri çok itinalı bir biçimde işlenmiştir. Sebilin cephesi ise yukarıdan uzantı bir şerit halinde kuzey-batı ve kuzey-doğu cephelerini süslemektedir.

Es-Sit Sâliha sebili ise, El-Cemâmiz yolunun doğrultusundaki El-Lebudiye Caddesi’nin Bab Derbu’ş-Şems’te bulunmaktadır. Bu sebili Es-Sit Sâliha H. 1154’te, inşa etmiş, üzerine de Kuran-ı Kerim’i öğretmek için bir salon yaptırmıştır. Bunu da sebil pencerelerinin üstünde yazılan kitabelerden öğreniyoruz. Bu sebil müstakil olup her hangi bir yapıya ek olmamıştır ve iki su penceresi vardır. Kahire’de bir kadını yaptırdığı İkinci Osmanlı sebilidir ki günümüze kadar ayakta kalmıştır. İki pencereli sebillerin güzellerinden sayılabilir. Ön cephesinin üstünde mermerden oluşan yapımıyla ilgili bir levha vardır. Bu cephe zengin hendesî biçimler, taşlı ve zigzaglı kemerlerle süslüdür.

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 63