N
ihayet beklenen oldu.
Türk Devletleri Teşkilatı zirvelerinde alınan kararlar kapsamında Uluslararası Türk Akademisi tarafından; ortak Türk tarihi, Türk dünyası coğrafyası ve ortak Türk edebiyatı ders kitapları hazırlanmıştı.
Türk Akademisinin hazırladığı ve Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinde okutulmaya başlanan “Ortak Türk Edebiyatı” ders kitabı Türkiye Türkçesine de çevrildi.
Lise 11. Sınıflarda “seçmeli ders” kategorisinde okutulmaya başlandı. Bu dersin Türk Dünyası kamuoyunda büyük yankı uyandırdığını söyleyelim. Kitabı bendeniz de inceleme fırsatı buldum. Batı Trakya Türk Edebiyatı, Türkmeneli, Kırım, Kazan, Nogay, Tuva, Altay, Kazak, Özbek, Türkmen, Azerbaycan, Kırgız vs. edebiyatlarının önde gelen şair, yazar ve düşünce insanlarının eserlerinden iktibaslar yapılan ve müellifleri hakkında bilgiler verilen güzel bir kitap. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Ortak Türk Edebiyatı kitabı, geniş bir coğrafyanın edebiyatını ele alan hacimli bir kitap olduğu hâlde dersin “seçmeli ders” kategorisinde yer alması ve bir ders saati olarak okutulması bende tabiri caizse hayal kırıklığına sebep oldu. Çünkü seçmeli ders demek ister seçerim ister seçmem ister okuturum ister okutmam demektir… Yani okulların ezici çoğunluğunda okutulmayacağı, sözün özü okul idarecilerinin inisiyatifine bırakıldığı anlamını taşır!
Gerçekten çok üzücü ve can sıkıcı bir gelişme bu!
“Türk Devletleri Teşkilatı” gibi dev bir organizasyonun beklentisi öyle zannediyorum ki bu değildi! Bu ders hiç olmazsa 10. sınıfta yarım dönem ana ders yani “Ortak Türk Dili ve Edebiyatı” dersi olarak haftada 5 ders saati okutulmalıydı.
Türk Devletleri Teşkilatı ve üye ülkeleri her alanda bu kadar mesafe katetmişken, yarınlar için dev projelerin senaryoları yazılırken, uzaklar yakın olmuşken, ikili münasebetler hiç olmadığı kadar derinleşmişken okullarımızda çocuklarımıza bu meseleyi, kadim ata yurtlarını en iyi hangi araçla anlatabilirdik?
En başta Ortak Edebiyat ve Tarih dersi ile anlatabilirdik… Ortak yazılmış senaryo vasıtasıyla yapılmış sinema, ortak musiki, ortak alfabe, ortak TV kanallarıyla elbette.
Türk Dünyası entegrasyonunun başarıya ulaşmasının başlıca amillerinden birisi de hiç şüphesiz dildir. Dil konusu bugün ülkeler arasında iletişimi zora sokmaya devam ediyor. O hâlde bugünün şartlarında bu mevzuyu kökünden çözecek yegâne çare ilgili ülkelerin ilkokuldan itibaren ortak bir alfabeyi ve dili müfredatlarına almak olmalıdır. Bu dil hiç kuşkusuz Türkiye Türkçesi ve Türk alfabesi olmalıdır.
Mesela Ortak Türk Edebiyatı Dersini ilk okutan ülke Azerbaycan oldu. Ardından Kazakistan bu kitapları okutmaya başladı. Bu derslerin Türkiye’de 9, 10, 11. sınıflarda okutulması kararlaştırılmıştı lakin bugün bu dersin sadece 11. Sınıflarda seçmeli ders olarak 40 dakika okutulması gerçekten de bir hayli düşündürücü!
Hasılı şimdi anlıyoruz ki bu davaya bigâne olan, Türk Dünyası tasavvurundan bir hayli uzak birileri(!) bu meseleyi hiç ama hiç anlamamış! İsmail Bey Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de ve İş’te Birlik” ilkesini de… Bu kadar büyük bir heyecanla yazılan bu eseri öyle görülüyor ki kimse seçmeyecek! Zaten topu topu bir ders saati yani 40 dakika!
Buradan konuyla ilgili olan kimselere sesleniyorum. Vakit çok geç olmadan geliniz bu dersi okutulması zorunlu derslerden birisi yapalım ve en az 3 ders saati okutalım. Bir ders saatinde bu projenin hiçbir işe yaramayacağını dağdaki çoban dahi bilir!
Artık …mış yaparak havanda su dövmeye gerçekten de gerek yok kanaatindeyim.
Bu davada samimi olmak önemli nitekim…
Öyle değil mi?