MakalelerMedeniyetimiz

Kore’de Sis

A

dımını attığından beri, haftalardır cihana parmak ısırtıcı fevkalâde cesaretle, zaferden zafere koşarak destanlar yazışı… Hür insanlık âleminin saflarına katıldıktan sonra, önceden hayal bile edilemeyecek çapta, harbin tesir ve istikametini değiştirişi… Yılmayışı, durmayışı, yorulmayışı… 
Her gün kendisine düşen vazife payını mutlu bir arzu ile yüklenişi… Birleşmiş Milletler Camiasına bağlı diğer askeri birliklerden, darda kalanları hızır misali yetişip kurtarışı… Kuşatma çemberlerini en az zayiatla ve mükemmellik seviyesinde yarışı… 
Zaferlere susmamış edası… Huzurunda şapka çıkarılacak disiplini, birlik ve beraberliği, feragati, fedakârlığı, yardımseverliği her sınıf ve rütbedeki asker ve komutanlarının bir aile his ve şefkati ile birbirlerine olan bağlılıkları… Topyekün hür Korelilerin ve askerlerin gönlünde ve dilinde gözde oluşu…
Ruhları Şad Olsun
 
Bu manzarada, manalandırıcı sıla hasretinin, yanık türkülerle tatlı gurbet tesellileri arayışı… Hiç birisi, Allah’ın kahramanlık için yarattığı Kore Türk Tugayını, yaklaşan ilk dini bayramın namazını birlikte kılmak kadar heyecanlandırmıyordu…
Binlerce kilometre uzaklarda, hür insanlık adına savaşan Mehmetçik; cephelerde şanla dalgalanan Ayyıldızlı Bayrağımızın parlak zaferlerini, bayram sabahı, Allah’ın huzurunda   varılacak secde ile taçlandırmakta kararlıydı..
Bu ara, ordunun ortasına düşecek bombadan beter bir heyecan ve korku vardı… 
 
– Türk Tugayı, Kore’nin en tehlikeli bölgesindedir, etrafı düşmanla çevrilidir. Tugay açık sahada bayram namazı kılarsa, düşman taarruzuna hedef teşkil edecek ve zayiat çok büyük olacaktır… Bayram namazını kılmayınız…
Bu bombaya Türk Tugayı öylesine yalçın bir direniş halinde karşı çıktı ki, başta Amerika olmak üzere hür âlemin Kore’deki askeri birliklerinin tamamında, “Türk Tugayına bir şey olursa, biz perişan oluruz.” Endişeleri başladı… 
Rica, ısrar, yalvarırcasına süren manevi baskılar hiç netice vermedi ve Türk Tugayının komutanından erine, abdest alıp, buldukları geniş bir sahaya yürümeye başladıkları an, zerrece bulutu ve rutubeti olmayan semada bir koyu sis tabakası aniden belirdi ve namaz kılınacak sahanın tepesini ve etrafını yıkılmaz bir sur halinde kapladı…
Mehmetçik, inancın en pürüzsüzünü kuşanmış en engin ruh huzuru içinde bayram namazını kıldı… Memnun ve mütevekkil… Ancak Allah’ın huzurunda eğileceğini, Kore’nin harp ikliminde, vardığı secdelerle cihana gösteren Kahraman Türk Askeri, birbirine sarılarak huşu içinde bayramlaşıp kışlasına dönmeye başlarken, binlerce Türk Mehmetçiğini koruma hisarına almış sis, kendiliğinden süzülerek ayrıldı ve gökyüzünde çözülerek kayboldu gitti…
Kore’deki Birleşmiş Milletlerin hür orduları, sisin iniş ve kalkışını yıllarca yazdıkları mektuplarında, Kore’de Türk efsanesi olarak yazıp durdular… Efsaneleştirip anlattılar… Türkün cesaretini de, azmini de, bu sis hadisesini de anlamakta zorluk çekerek…

Orhan Kivenlioğlu

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242