amanımızda Türk kültürü
hazineleri tarihte emsali görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıya gelmiştir.
Bütün dikkatler, bunun büyük bir yıkıma uğrayan dil, gelenekler ve tarih gibi
kolaylıkla göze çarpan kısımlarına çevrilirken yer adlarının uğradığı tahribat
gününün konusu olamamıştır.
Bizdeki dil yenileşmesine paralel
olarak hatta bundan da hızlı bir şekilde on binlerce köyün adı değiştirildi.
Şimdi de dağ, tepe ve mezraların isimleri değiştirilmektedir öyle anlaşılıyor
ki bu gidişle Türkiye’nin dili de beşerî coğrafyası da sonuna kadar
değiştirilecek ve yakında karşımıza bizim olmayan bir ülke ve Türk Milleti
yerine acayip bir yığın çıkacaktır.
Aslında değiştirilen yer
adlarının büyük çoğunluğu, Oğuz ağzında olmasa da Turan menşelidir. Bunların
arasında az miktarda komşu milletlerden gelen yer adları da vardır. Başka bir ifadeyle
Türk dilinin yapısı ve özellikleriyle yer adlarının geçmişi arasında sıkı bir
ilişki vardır. Bilen ve bilmeyenin dille uğraşması ve bunun zararı ne ise yer
adlarının değiştirilmesinin doğuracağı zarar da odur.
Millî kültür yönünden yer adları
son derece önemlidir. Çünkü Turanlılar üç kıta üzerinde yapılırken boylar
geçtikleri, konakladıkları ve oturdukları yerlere Anayurt’ da kalan adları
vermişlerdir. Öyle ki bunların adaşları ile adeta “Radioizotoplar” gibi göç yılları izlenebilir. Dolayısıyla ulu bir
milletin binlerce yıllık geçmişini arkeolojiden çok daha beliğ ve kolay olarak
ortaya koymaya ve incelemeye yarayan bu paha biçilmez kültür hazinesinin daha
incelenmeden tahrip edilmesi son derece hazindir. Ne yazık ki komşu devletlerin
Turanlılarla ilgili yer adlarını kaldırmak için yaptıkları faaliyetin aynısı
Türkiye’de de yapılmaktadır.
Dil ve harf bakımından
Türkiye’nin dışındakilerin hem birbiriyle hem de Türkiye’dekilerle anlaşmasını
önlenmek üzere ne yapılmışsa, Türkiye’de de o yapılmaktadır. Komşu ülkelerde
Türklerin izi silinsin diye yer adları değiştirilirken biz bunlarla
yarışırcasına aynı şeyi daha hızlı ve esaslı olarak Türkiye’de yapıyoruz. Milli
kültürün çok önemli olan bu iki kanadının tahribinde dıştakilerle içtekilerin
el ele vermesi rastlantı olmaktan ziyade tehlikeli bir şuursuzluktur.
Bu düşünce ile Türkiye’de
değiştirilen yer adlarına merak salmış bulunuyoruz. Uzun yıllar taramalar ve
derlemeler gösterdi ki üç kıta üzerinde ve hiçbir millete nasip olmayan zengin
bir hazinemiz vardır. Ancak bunu ve hele Anadolu’da değiştirilen yer adlarının
menşeini ortaya koyabilmek için Orta Asya, Kafkasya, Kırım, Doğu Avrupa ve Kuzey
Afrika’daki Turani adların dökümünü yapmak gerekir. Burada Turan kelimesini
kullanmamızın sebebi Turanın Türk’ten daha geniş muhtevalı olması ve Orta
Asyalıların daha Türk adı çıkmadan dünyaya yayılmalarıdır.
Dış ülkelerdeki orijinal yer adlarının
ve bunlarla ilgili kaynakların zamanla tamamen ortadan kaldırılabileceği
düşüncesiyle yukarıda adı geçen ülkeler ve kıtalardaki kültürümüzle ilgili yer
adlarının toplanması gerektiği kanaatine varıldı. Dolayısıyla hazırladığımız “Kırım ve Maykop’un Yer Adları”nı
sunuyoruz (Maykop, Kafkas dağlarının kuzeyinde ve Kırımla komşu olan bölgenin
adıdır). Bundan sonra ötekiler ve en sonra da detayları ve bütün dünyadaki
adaşları ile Türkiye’nin yer adları verilecektir.
Maykop’un Kırımla birlikte
derlenmesinin sebebi ileride yayınlanacak olan Kafkasya ve Orta Asya toponimisi
ile Kırım arasında bir köprü kurmaktır.
Burada verilen yer adlarının
%95’i 1855’te İstanbul’da basılan bir Osmanlı Kırım haritasından alınmıştır
(harita paftalar halinde 18 parça olarak ilgili bölümlere yerleştirilmiştir).
Şimdi bu adların hemen hemen hiç biri Sovyetler Birliği’nin hazırladığı
haritalarda yoktur.
Öte yandan ne Harita Genel
Müdürlüğü’nde ve ne de Kütüphaneler’imizde bu derece teferruatlı bir Kırım
haritası bulmak mümkün olmamıştır. Dolayısıyla bir şans eseri olarak TBMM
Kütüphanesi’nde rastladığımız bu Kırım haritasına emsalsiz nazarıyla
bakabiliriz.
Buradaki yer adlarının öteki
ülkelerdeki adaşları ve yorumu üzerinde gereği kadar durulmadı. Çünkü hedefimiz
Türkiye’deki adların öteki Türk ülkelerindeki ve bütün dünyadaki sinonimlerini
bulmak ve değerlendirmektir. Böyle bir hazırlık içinde sırasıyla vereceğimiz
dış ülkelerdeki yer adlarının ilkini sunmanın hazzı büyüktür.
Kırım haritasındaki Eski Türkçe
ile yazılmış olan yer adları DTCF Arapça Uzmanı ve Kırımlı Yusuf Uralgiray
tarafından okunmuştur. Bu eseri kendisine borçlu olduğum için, ne kadar
teşekkür etsem azdır. Öte yandan yıllar süren taramalarda ve manuskriptin
hazırlanmasında büyük emeği geçen Mustafa Muteber’e şükran borçlu olduğumu
ifade etmek isterim.
Not: Bu makalede bahsi geçen Kırım haritasındaki yüzlerce yer
isminin hemen hepsi Türkçe olup, Rusların işgalinden sonra tamamına Rusça
isimler verilmişlerdir.
Kaynak: Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Haziran 1987.
Prof. Dr. A. Mecit Doğru