K
ırım’ın kanunsuz işgali bir yılını aştı. Peki bu arada Kırımlı kardeşlerimiz için ne değişti? Vaziyet iyiye mi, kötüye mi gidiyor? Bütün bunları KTKD (Kırım Türkleri Dayanışma Derneği) İstanbul Başkanı Celal İçten’e soruyoruz. Bize içtenlikle anlatıyor:
“Ukrayna’nın askeri gücü de ekonomik gücü de yoktu. Dağılımın ardından Ruslar ağır silahları alıp götürmüşlerdi, korunmasızdılar. Nasıl Karabağ krizinde Azerilerin eli kolu bağlıysa, Ukrayna da aynı durumdaydı. Ruslar Sivastopol’dan, Akyar’dan girdiler, ardından takviyeler geldi. Her ne kadar bunlara milis dense de apoletsiz donanma askeriydiler aslında. Putin, dünyayı oyalayacağını oldubittiye getireceğini zannetti. Ama Batı saf değil. Nitekim ABD, AB ve ingiltere yaptırımlara girdi. Petrol fiyatlarıyla oynayıp Rubleyi pul yaptılar.
Eğer Türkiye ne kadar güçlü olursa Orta Asya’da, Balkanlar’da, Kıbrıs’da, Orta Doğu’da ve Kırım’daki kardeşlerimiz o kadar rahat uyurlar. Hükümet farklı davranabilirdi, Putin’in Türkiye ziyareti fırsata çevrilebilirdi. Petrol anlaşmalarında Kırım da mevzu edilebilirdi pekala. Biz ayak bağı olmayız, sadece kendi haklarımızın peşindeyiz. BM’e göre “yerli ve kökenli” halkız, Ruslardan evvel biz vardık orada. Kırım’da muhatap alınmak zorundayız, her ne kadar nüfusun %14’ü olsak da.
Referandum Kandırmaca
Düşünün, militanlar sokaklarda sandık gezdirerek referandum yaptılar, buna rağmen katılım %32. onlara sorarsanız Kırım’ın yarısı Rus. Demek ki Ruslar da Putin’den hazzetmiyor. Bu oylamanın bir manası yok, çünkü dünya tanımıyor. Biz de tanımadık, katılmadık. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yanaydık, işgale ilhaka karşı olduğumuzu haykırdık.
Ukrayna’da baskı görmüyorduk, seyahat hürriyetimiz vardı, miting yapabiliyorduk. Artık “18 Mayıs Sürgün” günlerini anmamıza yasak geldi.
Müftü efendiyi de baskı altına aldılar, Kazan’dan getirdikleri din adamlarıyla alternatif bir müftülük kurdular. Onlar da iyi insanlar olabilir ama yapacakları bir şey yok. Neticede Putin’in memuru, uymak zorunda ona. Yıllardır Yunanista’da, Bulgaristan’da oynanan oyunları biliyorsunuz, şimdi aynısını yaşıyoruz Kırım’da.
Ruslar oylama öncesi neler vadettiler neler? Güya Tatarlar kendi dilinde eğitim görecek, parlamentoda temsil edilecek, milli mektepler açılacaktı. Aksine camileri basıyor, ilmihalleri, cüzleri, elifbaları topluyorlar. Ders kitaplarına İncil’den pasajlar koyuyor, Kur’an-ı kerimlere yasak yayın muamelesi yapıyorlar. Diyanetin 30’a yakın imamı vardı, oturum ve çalışma izinlerini iptal edip geri yolladılar. Biz bilhassa onları istiyoruz çünkü Hanefiyiz, Maturidiyiz. Diyanet çekilirse boşluğu selefiler vehabiler doldurur, onları da biliyorsunuz girdikleri yeri karıştırıyorlar.
Ambargo Delinmesin!
Türkiye Rusya ticareti haliyle azalacak, hesaplar bankalarda donduruldu zira. Mal versen de paranı alamazsın bu saatten sonra. Bütün dünya tavır almışken, Türkiye ambargoya karşı duramaz.
Moskova sıkışırsa geri adım atar. Afganistan’da yaşananları biliyorsunuz koca SSCB dağıldı bir anda. Gorbaçov ve Yeltsin, cini şişede tutamayacaklarını anladılar, Putin de anlayacak sonunda.
Rusya’da demokrasi filan yok, Putin ile Medvedev münavebeli cumhurbaşkanı başbakan. Oyun oynuyorlar adeta. Ancak bu defa onları destekleyen iş adamları büyük zarar etti. Ruble eridi gitti. Ruslar da eskisi gibi değil, rahatlığa alıştılar, Akdeniz’e tatil yapmak, marka giyinmek istiyorlar. Doğu blokundan kaçanların nereye gittiğini gördük, koşa koşa sığındılar Batıya. Hani Berlin duvarı? Doğu Almanya kaldı mı ortada?
Stalin’in Yolunda
Ukrayna yeni yeni millet oluyor. Snaypırlara rağmen meydanı boşaltmadılar. Rusya baktı gidiyor, neresinden koparırsam kar dedi, yüklendi Kırım’a. Sadece Ukrayna değil Litvanya, Polonya da tedirgin, Romanya, Bulgaristan ona keza. Dinyester’de Gagavuzya bölgesinde Rus askerleri gün be gün çoğalıyor. İnsanlar endişeli, fırtına öncesi sessizlik hüküm sürüyor. Ama Batı, yedirmemekte kararlı, yerli halklar da Moskova’ya mesafeli duruyor. Ayrılıkçı denilenlerin alayı Rus askeri. Talimliler, donanımlılar zırhlı araç da kullanıyor, roket de atabiliyorlar.
Biz 23 yıllık sürgünün ardından geri döndük yurdumuza. Ama kimseye “burasi bizim evimiz çık” demedik asla. Ha satın alanlar oldu o başka. Kırım Tatarları bir insanı evinden kovmanın acısını bilir. Kardeşlerimizin durumu zayıf çünkü sürgünün yaralarını saramadılar daha. Bir yandan ev ocak, bir yandan iş kurmak kolay olmuyor. Babam evinden hala kömür sobasını atmadı, yarın doğalgazı kesiverirler diye düşünüyor. Adamcağız 1919 doğumlu, neler yaşadı ki güvenmiyor Ruslara.
Silahlar Doğruldu
Kırım’da 13 askeri üsten Akmescid ve Akyar haricindekiler atıl haldeydi. Şimdi sil baştan donattılar. Bırakın Türkiye’yi, İtalya’yı vurabilecek durumdalar.
Devletimiz Kırımdaki kardeşlerimize insani yardım yapıyor, bunları inkar etmeyiz asla. Bizim kavga ile kazanacağımız bir şey yok. Mustafa Kırımoğlu akıllı uslu nesiller yetiştirmek istiyor. Eğer bir masum göz yaşı döküyorsak bunun adı mücadele olmaz, bir yere varamazsınız asla.
Ruslar Kazan’da da baskıyı artırdılar. Tatar edebiyatı üzerine doktora yapanlara bile Rusça sunum şartı koydular. Yarın orada bir Rus cumhurbaşkanı olursa şaşma.
Kara Propaganda
Kırım’da artık bir araya gelemiyoruz, çaşıtlar kulaklarını açmış ihbar ediyor. Mevlüt okunan evlere altından kalkılmaz para cezaları yazılıyor. Rusların propagandası güçlüdür malum, bir Tatar buluyor bütün Kırımlılar adına konuşturuyorlar. Şöyle rahatız, böyle mutluyuz filan.
Maksadları nedir bilmem Türkiye’de bazı yazarlar Kırım’ı güllük gülüstanlık gösteriyor. Bunlar iğrenç şeyler, gelip sorsalar anlatırdık onlara. Televizyonlar da Kırım’ın işgalini es geçiyor, bile bile küllendiriyorlar. Eskiden Moskova’dan yana solcular oynardı, şimdi bir haller oldu sağcılara.
Liderimiz Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu yasaklı, yurduna giremiyor. Kırım Tatarlarına ait ATR TV kapandı, Meydan Radyosu kapandı, Kırım Haber Ajansı kapandı. Lale diye bir cocuk kanalı vardı onu da kapattılar. Masala bile tahammülleri yok. Bu nasıl özgürlük? Gelsin biri anlatsın bana.”