Balkanlar - Rumeli

Osmanlı Mimarisinin Şaheserler Yurdu Prizren

P

resim

rizren bugünkü 170.000 nüfusuyla Kosova’nın en mühim il ve kültür merkezlerinden birini oluşturmaktadır. Eski ve yeni kültürlerin kaynaşması ve çok sayıda tarih ve kültür abidelerine sahip olan Prizren’in zengin tarihi çoğu araştırmacıların alakasını çekmiş, hakkında binlerce sayfanın yazılmasına ve binlerce fotoğrafın çekilmesine sebep olmuştur. 
Bugün Priştine yönünden Prizren’e girerken, çok sayıda cami ve onların sivri minareleri, iki katlı, selamlıklı ve bahçeli evleri, kaldırımlı dar sokakları, eski dükkânları, hamamları, taş çeşmeleri, köprüleri ve eski kalesi göze batmaktadır. Bu hususiyetleriyle Prizren daha ziyade bir Anadolu kasabasını andırmaktadır. Bu bakımdan yüzyıllara uzanan medeni ve zengin tarihimizin ve ecdadımızın bizlere emaneti olan dini, sosyal ve kültür eserlerinin en çoğunu ihtiva eden, Balkan ve Rumeli şehirlerinin başında Prizren’in geldiği belgelerce ispatlanmıştır. 
Zaten Prizren’de yaşayanların günlük hayatlarının da adeta bir parçası olan bu eserler, şehrin her köşesine damgasını vurmuş, geçmişten günümüze Prizren’i, “Abideler, Müzeler ve Şairler” şehri seviyesine mahzar etmiştir.
Osmanlı Devleti’nin gelişme ve ilerleme döneminin en ünlü hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Han kumandası altında bulunan Osmanlı ordusu, ilkin İşkodra’yı müteakiben de Prizren’i 21 Haziran 1455 yılında, Ahmet Bey Evrenoszade fethetmiştir. Fakat o yıldan önce de Gazi Evrenosbey komutasındaki akıncıların seferleri sonucunda uzun zaman aralıklarla olsa bile, birkaç defa el değiştirmiş bulunan Prizren’in Türk karakteri daha o zamanda şekillenmeye başlanmıştır. 
Akıncı kuvvetlerin şehri ele geçirmeleri esnasında, İslâm dinini kabul edenlerin yanı sıra, akıncılarla birlikte Prizren’e yerleşen Osmanlıların da bu şekillenmede mühim rolleri olmuştur. Bu şekillenmede Suzi Çelebinin yetişme tarihinin bu döneme rastlaması, onun da bu şehrin her yönüyle gelişme ve ilerlemesinde mühim katkısının olduğunu söylemek gerekir.
Osmanlıların fethettikleri her mühim yörede dini ve ticari hayat için en gerekli şartları hemen meydana getirme teşebbüsünde bulunma geleneğine saygı göstererek, Prizren’de birkaç dükkân yanı sıra, çatışmaların yürütüldüğü yerde bugünkü Sağlık evinin ardında bir Namazgâh inşa etmiştir. Prizren halkında Kırık Cami olarak bilinen bu Namazgâh’ın uzun yıllar bakımsız yüzünden sadece kaidesi kalıntıları mevcuttu. O dönemde Prizren’de inşa edilen Namazgâh bu yörelerde ilk mimari eserini meydana getiriyordu. Bu namazgah Kosova Türk Tabur Komutanlığı tarafından Restore edilerek 5 Nisan 2002 tarihinde büyük törenle yeniden açılmıştır.
Prizren’in fethinden hemen sonra, Osmanlılar bütün askeri güçlerini Prizren kalesine yerleştirip, askerlerinin dini ihtiyaçlarını karşılamak için kalede de bir cami inşa etmiştir. Fetih sonrası bir süre Kosova’da kalan Fatih Sultan Mehmet Han, bir seferinde Prizren’i de ziyaret etmiştir. Ziyaret esnasında Prizren’de en büyük kilisesi olan Sveta bogoroditsa Levişka Kilisesi’nde Cuma namazı kıldıktan sonra camiye tahvil ettiği bilinmektedir. Prizren’in fethinden kısa bir zaman sonra Prizren ilk Osmanlı mimari eserleri olarak Namazgâh, Cuma-Atik ve Kale Camii inşa edilmiştir. 
Osmanlı döneminde Prizren ile alakalı yazılan en eski evrak Suzi Çelebinin Vakıfnamesidir. 1513 yılında yazılan Vakıfnamede, sanatçılık, eğitim ve dini hayatın kaydettiği gelişme yönündeki bazı bilgiler sayesinde Prizren’in XVI. Aşırının başlangıcında, kalkınmış durumda bir kasaba olduğu görülmektedir. Bu vakıfnamede Suzi Çelebi’nin Prizren’de bir cami, köprü, mektep, kütüphane ve çeşme inşa ettiği anlaşılmaktadır. 
Suzi Çelebi’nin kişiliği, Prizren’in ve hatta Balkan yarımadasının büyük bir bölümünün kültürel ve politik tarihinin tanınması yönünde çok mühim bir unsurdur. Prizren’de doğan Suzi Çelebi’nin yazmış olduğu 15.000 beyitli ‘‘Gazavatnamesi’’nde ünlü Osmanlı Ordusu Komutanı Gazi Ali Bey Mihaloğlu’nun yürüttüğü savaşları ve kahramanlığını canlandırmıştır. 
XVII. yüzyılın başlangıcında Prizren, Balkan yarımadasının en büyük kasabalarından biriydi. 1623-1624 yılları arasında Prizren’de 12.000 Müslüman, 200 Katolik ve 600 kadar Sırp yaşıyordu. 1689-1690 yıllarında başlayan Osmanlı-Avusturya savaşları döneminde meydana gelen trajik hadiselere kadar, Prizren’in büyük ve gelişmiş bir ticaret kasabası da olduğu bilinmektedir. 
Uzun dönem hüküm süren sakin durum ve her yanlı kalkınma, nüfus sayısının artmasına da sebep olmuştur. Öyle ki, kaynaklar 1655 yılında Prizren’de 12.000 civarında hanenin mevcudiyetini bildirmektedir. O dönemde çok çeşit mallar yanı sıra Prizren’de hayvan ve hayvan ürünleri ticareti bilhassa yün ve deri ticareti (tabakçılık) gelişmiştir. Bu ürünlerden çoğu Belgrat’a hatta Almanya’da bile ihraç edilirdi. 
Prizren’de çok sayıda sanatkarcıların yaptıkları kaliteli ürünler itibarıyla, bilhassa silah üretimde tüfek ve kılıç çok tanınmıştı. Ki bu sayede Prizren’in bütün Osmanlı Devleti’nde ün kazanmasına sebep olmuştur. 

İlgili Gönderiler

1 / 34