Türkistan

Türkistan’da İslamî Türk Edebiyatı

resim

T

ürk Edebiyatı’nda na’t
türünün başlangıcı ve gelişmesini takip edebilmek için, Türkler’in İslâmiyet’i
kabulüne kadar uzanmak gerekir. İslâm dini sekizinci asırda Türkler arasında
yayılmaya başlamış, onuncu asrın ortalarında büyük kitleler Müslüman olmuştur.

İlk Müslüman Türk devleti
olan Karahanlılar döneminde İslâmiyetle birlikte yeni bir medeniyet sahasına
giren Türkler, yeni bir edebiyat meydana getirmişlerdir. İslâmi Türk
Edebiyatı’nın bu dönemindeki ilk eseri “Yusuf Has Hâcib”e ait, Siyâsetnâme
türünde hacimli bir mesnevi olan 
Kutadgu Biligdir.

Eserde on beş beyitlik
na’t bölümünde; Hazreti Peygamber’in insanların en seçkini ve en iyisi,
karanlıkları aydınlatan bir meşale, Allah tarafından gönderilen davetçi, ümmeti
üzerine Allah’ın rahmeti olduğunu belirten şâir, O’nun ahlâki vasıflarını
sayar, bütün peygamberlerin ilki ve sonuncusu olduğunu dile getirir; Cenâb-ı
Hakk’a dua ve Hazreti Peygamber’den şefaat dileğiyle na’t sona erer.

On ikinci asırda yine
Orta Asya’da ve Kaşgar diliyle meydana getirilen bir diğer mühim eser de “Edib
Ahmed Yükneki”
nin “Atabetül-Hakâyık” adlı dini ve ahlâki eseridir.
Atabetül-Hakâyık’ta yer alan beş beyitlik na’tta Hazreti Peygamber’in seçkinliği,
diğer peygamberlerden üstünlüğü ve kıyametteki şefaati anlatılır.

Aynı asrın bir diğer
mühim simâsı da “Ahmed-i Yesevi”dir. Ahmed-i Yesevi dini ve tasavvufi
düşüncelerini hikmet adını verdiği dörtlüklerle ifâde etmiş, bunları da “Divân-ı
Hikmet”
de bir araya getirmiştir. Hikmetleri; Yesevî dervişleriyle bütün
Türk dünyasına yayılmış, on üçüncü asırda Anadolu’da Yunus Emre’yi yetiştiren
edebî ve fikrî zemini hazırlamada büyük rolü olmuştur.

Ahmed-i Yesevi’nin Hazreti
Peygambere duyduğu samimi sevgi, bağlılık ve hürmeti dile getiren hikmetlerde
Yüce Peygamber’in kâinâtın yaratılış sebebi olup, bütün insanlara bir hidayet
vesilesi ve bir rahmet elçisi olarak gönderildiği, Allah’ın Habib’i,
inananların rehberi olduğu, dünyada iken herkese merhamet gösterdiği, kıyamette
de şefaat edeceği gibi konular ele alınır.

On üç ve on dördüncü
asırdan itibaren Türkçe yazılmış eser sayısının arttığını ve Türk Edebiyatı’nın
daha geniş bir sahaya yayıldığını görüyoruz. On beşinci   yüzyılda ise özellikle Horasan ve
Mâverâünnehir’de Çağatay Türkçesi’yle son derece güçlü eserler ortaya
konmuştur. Bu dönemde Haydar Tilbe’nin “Mahzenül-Esrâr”
, Seydî
Ahmed Mirzâ
’nın “Taaşşuk-Nâme” adlı mesnevilerinde; Lütfi, Gedâi,
Hâfız-ı Harezmi
ve Sultan Hüseyin Baykara‘nın divânlarında muhtevâ
yönüyle zengin, başarılı na’tlar yer almaktadır.

Ancak on beşinci yüzyılın
na’t vâdisindeki en büyük isim Alî Şîr Nevâi’dir. Klasik Çağatay
Edebiyatı’nın teşekkülünde önemli rolü olan Nevâî; beş dîvânında da na’ta
yer vermiş, aynı zamanda bir tertip hususiyeti olarak divânlarının gazeliyyât
bölümünde, kafiye harfi değiştikçe ilk gazelin dînî muhtevâda, özellikle Hazreti
Peygamber medhinde bir na’t olmasına dikkat etmiştir. Bunların dışında
divanlarında âşıkâne gazel gibi görünen pek çok şiir de na’ttır.

Şâirin hamsesini meydana
getiren mesnevilerin hepsinde na’t ve mi’râciyye bölümleri yer alırken; aynı
geleneği mensur eserlerinde de sürdürdüğünü görüyoruz. Nevâi’nin na’tlarının
sayıca çokluğu yanında, muhtevâsı da geniştir. Dînî ve tasavvufi ağırlıklı
na’tlarında Fars Edebiyatı’nın klişeleşmiş teşbihlerine ve kalıplaşmış motiflerine
yer vermemiş olması da O’nun kudretli şâirliğinin orijinalite yönünü gösterir.

En parlak dönemini on beş
ve on altıncı yüzyıllarda yaşayan Çağatay Edebiyatı’nın on altıncı asırdaki
mühim simâları olan Seybânî, Ubeydullah Han, Bâbur Şah ve Kâmrân Mirzâ
da na’t yazan güçlü şâirlerdir.

Babur Şah‘ın
hastalandığı zaman, “Kaside-i Bürde
şâiri Busîrî’nin felçten
kurtulduğu gibi, eserinin kabulüyle kendisinin de şifâ bulacağı ümidiyle
Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerinin tasavvuf ahlakı konusundaki Farsça mesnevisini manzum olarak
tercüme etmesi enteresandır. “Risâle-i Vâlidiyye Tercümesi” adıyla
anılan mesnevisindeki na’t oldukça sâde bir dille Peygamber sevgisini ve derman
dileğini belirtir.

 

İlgili Gönderiler

1 / 63