Azerbaycan ve Türkiye arasında dostluktan öte kardeşliğin benimsendiği ilişkiler ve gönül bağı var. Bu olağanüstü durumun en önemli parçası ise uzak diyarlardan gelip bu toprakların evladı olmuş şehitler… Hazar Denizi kıyılarında kurulu “Rüzgârlar Şehri”, yüzyıllar boyu bölgenin en önemli merkezlerinden biri. 1918’li yıllarda Ruslar ve aşırı milliyetçi Ermenilerin vahşi bir soykırıma giriştiği Bakü’ye, Osmanlılar can suyu oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu zor şartlara rağmen kardeş Azerbaycan halkına gönderdiği yardım on yıllar geçmesine rağmen dillerden düşmüyor. Şehitler Hiyabanı (Tepesi), Anadolu, Orta Doğu ve Balkanlar’dan isimler taşıyor.
Çanakkale, Manastır, Halep, Nablus, Kosova ve dahası… Sovyet ordusunun 20 Ocak 1990’da Bakü’de katlettiği Azerbaycanlılar ve işgalci Ermenistan güçlerinin 1995’te Karabağ’da katlettiği yurttaşların kabirleri de bu tepede. Azerbaycan, Bakü-Şamaksı yolu üzerinde çölün ortasında bir şehidimizin kabrini de özenle muhafaza etmiş. Bir diğer şehidimizin kabri ise aynı yol üzerinde Kobustan şehri yakınlarında bulunan anıtın yanı başında. Azerbaycan’ın her köşesinde, başında Türk ve Azerbaycan bayraklarının dalgalandığı kabirler görmek mümkün.