MakalelerMedeniyetimiz

İran Türkmenleri

H

resim

azar Denizi’nin batı kıyılarından başlayarak Horasan eyaletinin kuzeyini de içine alacak şekilde, Türkmenistan topraklarına paralel uzanan bölgeye “Türkmen Sahra” adı veriliyor. Burada yaşayan Türkmenler, 70 yıl önce bağımsızlıklarını ilan etmiş, ancak yeterli silah ve mühimmattan yoksun bulundukları için, İran ordusuyla baş edememişlerdi. Onlar, yabancı kültürlerin yozlaştırıcı etkilerine daima karşı koydular ve geleneklerini, göreneklerini, kimliklerini koruyarak bugünlere geldiler.
Türkmenlerden bahsedilince, hiç şüphesiz önce bugünkü Türkmenistan akla gelir, sonra Anadolu… Ancak İran’da da hatırı sayılır bir Türkmen topluluğunun bulunduğunu doğrusu pek bilmeyiz.
Bugün İran’da, yaklaşık 23 milyon nüfuslu Güney Azerbaycan’daki Azeri Türkmenlerinin yanı sıra Kaşkay, Afşar, Kaçar, Şahseven, Karakalpak, Kengürlü, Karadağlı ve Hamse diye anılan Türk toplulukları var. Türkmenler ise, Hazar Denizi’nin içine alan Güney Türkmenistan’da yaşıyorlar. Türkmenistan Cumhuriyeti topraklarına paralel uzanan ve “Türkmen Sahra” olarak da bilinen bu bölgedeki tahmini Türk nüfusu 3 milyon civarında.
Cüneyd Han’ın Devleti
Türkmenler 1881 yılına gelinceye kadar bir arada yaşıyorlardı. Ancak, bu tarihte Ruslarla yaptıkları Göktepe savaşlarında tutunamayarak parçalandılar. Rusya, Türkmenistan’ın büyük kısmını işgal ederken, işgal sahası dışında kalan Türkmenler de İran ve Afganistan yönetimine sokuldular. İran’la Rusya arasında imzalanan ve Etrek nehri ile güneyinde kalan araziyi İran’a bırakan Ahal Andlaşması, Türkmen tarihinin en kara gününün belgesiydi ve günümüze kadar uzanan bölünmenin de başlangıcıydı.
Bu darbeden sonra, nisbi bağımsızlığını korumuş olan güneye göçler artmıştı. Ama, sınırlar sıkı korunmaya alınmış, ticaret yılları kapanmış, neticede Türkmenler maddî açıdan zayıflamışlardı. Bunalımdan çıkış yolunda, 1917 Bolşevik ihtilâli bir umut ışığı oldu ve Kuzey Türkmenistan, Cüneyd Han’ın liderliğinde kurtuluş bayrağını açtı. 1918’de Hive Hanlığı ele geçirildi ve iki yıl süren Türkmen hâkimiyeti kuruldu.
Ne var ki, Özbeklerle Türkmenler arasındaki ittifak bozulunca, Kızıl Ordu saldırıya geçecek ve yenik düşen Cüneyd Bari, Karakum çölüne çekilecekti. Bu kahraman lider, bütün zorluklara rağmen 1931 yılına kadar Ruslarla çarpışmış, daha sonra İran ve Afganistan’a geçmiş, ölüm yılı olan 1938’e kadar mücadelesini sürdürmüştür.
Güney Türkmenistan Cumhuriyeti
Güney Türkmenistan’a gelince… Bolşevik İhtilali’nden sonra İran’aki Rus kuvvetlerinin geri çekilmesi, Türkmenlere rahat bir nefes aldırmıştı. Ancak bu defa, bütün idari ve askerî yetkileri nefsinde toplayarak İran’ın diktatörü hâline gelen Rıza Han, üzerlerine asker sevk ediyordu. Bu durumda Türkmen oymaklarının ortak hareket etmek, işbirliği yapmaktan başka çareleri yoktu. Uzun hazırlıklardan sonra oymak temsilcileri, 20 Mayıs 1924 tarihinde, Onçalı ovasında bir araya geldiler. Caferbaylardan Osman Ahund, Atabaylardan Can Muhammed Bey ve Gökı Molla, Göklenlerden ise Nasir Emin’in katıldığı görüşmelerden çıkan sonuç, İran’dan ayrılarak bağımsız bir Türkmen Cumhuriyeti kurma kararıydı. Bu cumhuriyetin başına, hem kuzey hem güney Türkmenleri arasında sevilen ve sayılan bir şahsiyet olan Osman Ahund getirilmişti. Türkmenler arasındaki meseleleri çözmek üzere de, oymak temsilcilerinden oluşan bir “Aksakallılar Şurası” kurulmuştu.
Güney Türkmenistan Cumhuriyeti, ilk iş olarak İranlılara karşı savaş taktiklerini öğretecek bir askerî okul açtı. Türkiye’ye heyetler gönderilerek, eğitimci subaylar istendi. Ancak Türkmenler, İran hükümet kuvvetleriyle baş edebilecek silah ve mühimmattan yoksundular. Kanlı çarpışmalarda yenik düştüler ve henüz kundaktaki bebek döneminde sayılabilecek bu cumhuriyet 1925’te tarihe karıştı.
Bugün, Hazar Denizi’nden Horozan’a doğru Bender-i Türkmen, Gürgân, Künbed-i Kavus ve Becnord şehirlerinde yoğun bir Türkmen nüfusu yaşıyor. Geleneklerini, göreneklerini, kültürel kimliklerini hiç kaybetmeden günümüze kadar gelmişler.

Kemal Çapraz

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242