Kültür

Iraklı Türklerin Tarihi

* M. Necati Özfatura

Iraklı Türklerin tarihi yani Irak’a gelişi Anadolu Türklerinin Anadolu’ya yerleşmelerinden eskiye dayanır. Emevi Devleti zamanında (694) Küfe Valisi Hallac bin Yusuf’un Türklerden müteşekkil bir ordu kurması ile başlar. Ve ilk yerleşim yerleri Vasıt “Kut” vilayeti yakınındaki Bedre kasabasıdır.

Halife Cafer El-Mansur Bağdat’ı inşa edince (754-775) arasında bir alay Türk askerini Bağdat Özel Garnizonunda ikamet ettirdi. Halife Harun Reşit 786-809 yılları arasında muhafız birliğini Türklerden kurdu. Halife Muttasım kendi etrafına Türk askerlerini topladı. Ve bunların ailelerini 40 bin kişi olarak yeni inşa edilen Samarra şehrine yerleştirdi.

Muiz el Devle zamanında (977-983) Azeri Türkleri de geldi. Buna Türklerin ilk ve küçük göçleri denir. İkinci göç 1050 yılından sonra Selçuklular tarafından Irak, Suriye ve Filistin’e sahip olunca en az 1 milyon Türk Bağdat, Kerkük, Musul ve bu bölgelere yerleşmiştir. Özellikle Kerkük vilayetine bağlı Tavuk Bucağına (Dakuk Nahiyesi) yerleştiler. Selçuklulardan sonra “İlhanlılar, Erbil Atabeyleri, Karakoyunlular ve Akkoyunlular” devrinde Türk boylarının Irak’a yerleşmeleri devam etmiştir.

“Üçüncü Göç” adını verdiğimiz son göç Osmanlı Devleti zamanında olmuştur. Osmanlılar Musul bölgesini Yavuz Sultan Selim Han’ın 1514 tarihindeki Çaldıran Zaferinden sonra 1516 yılında topraklarına katılmışlardır. Kanuni Sultan Süleyman Han 1534’te Bağdat’ı aldıktan sonra Musul, Bağdat eyaletlerini kurarak idari bakımdan Osmanlı Devletine bağlamıştır.

Asrın Dahisi: Sultan Abdülhamid Han

Osmanlı zamanında göç edenlerle daha önce göç edenler kaynaşarak 1914 yılına kadar Bağdat, Musul ve Kerkük’te çoğunlukta olmuşlardır. Osmanlı Devletinin yıkılışında ve Orta Doğu Hıristiyan Batı’nın sömürgesi olmasında en büyük rolü oynayan İngilizlerdir. İngilizler Musul ve Kerkük’te petrol olduğunu anlayınca fitneler çıkardılar. Asrın dâhisi Sultan Abdülhamid Han bu durumu görünce Filistin toprağını olduğu gibi Bağdat ve Musul eyaletlerinin topraklarını “Araziyi Seniyye” ilan ederek bu toprakları padişah koruması ve mülkü altına almıştır.

Hain İttihat ve Terakki, Filistin, Bağdat ve Musul’a “padişah mülkü” kararını iptal etti. Osmanlı Hanedanı Devletler Hususi Hukukuna göre hak iddia edebilirdi. 31 Ocak 1911’de Türk petrol şirketi kuruldu. 1912’de tescil edilen şirket 1914’te Musul’da petrol aramaya başladı. 1914-1918 arası Birinci                  Dünya Savaşında yedi cephede savaşan Osmanlı Musul petrolünü işleyemedi. 1915 yılında Şuaybe’de Osmanlı ordusu ihanetler neticesi yenildi. Kut’-ül Amâre Zaferi ile İngiliz birlikleri esir edildi. Tarih kitaplarında bu zaferden söz edilmez.  Komutanların isimleri unutturuldu.

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesinde Musul ve Kerkük Osmanlının elinde kaldı. Mondros Mütarekesine göre Musul ve Kerkük Osmanlı toprağı oldu. İngilizler bu mütarekeyi ihlal ederek Osmanlıdan Musul ve Kerkük’ü boşaltmasını istedi ve bu yönde baskı yaptı. Buralardan Osmanlı ordusu çekilince 8 Kasım 1918’de İngilizler savaşmadan Musul ve Kerkük’ü işgal etti.

1916 yılında İngiltere ve Fransa Sykes-Picot Antlaşması ile gizlice aralarında Osmanlı toprağını paylaştı. Suriye ve Musul Fransa’ya verilmişti. İngiltere Musul petrolünün yüzde 22.5 hissesini Fransa’ya vererek Musul’u Irak’a bırakmıştı. Şubat 1920’de son Osmanlı Mebusan Meclisince yayınlanan Misak-ı Millî’nin birinci maddesinde “30 Ekim 1918 tarihinde elimizde bulunan toprakları içine alan bölgeler, millî sınırlarımız içindedir” denilmektedir.

Musul ve Kerkük Misak-ı Millî sınırlarımız içinde yer alıyordu. İstiklal Harbinde 7 Ağustos 1919’da yayınlanan Erzurum Kongresi’nin 6. Maddesinde Musul ve Kerkük millî sınırlarımız içinde yer alıyordu.

Türkiye için hezimet ve düşmanlarımız için zafer olan savaşta kazanıp masada kaybettiğimiz Lozan’da diplomasinin “D”sini bilmeyen İsmet İnönü kurt politikacı Lord Curzon’un tuzağına düştü. Kaldı ki Lord Curzon’un çantasında İngiltere başbakanının telgrafı vardı. Telgrafta “Musul ve Kerkük için ısrar etme. İngiliz halkı yoruldu. Savaş istemiyor” diyordu.

Benim şahsi görüşüme göre bir asra yakın zaman içinde ülkenin ve halkın menfaatine ve Allahü tealanın rızasına uygun hiçbir icraat yapılmamıştır. Yalnız yıkmakta çok başarılı olunmuştur!

1000 yıllık Türk İslam medeniyetini, düşmanımız Batı’yı taklit için yıktılar.

* * *

Bu metin, kıymetli Türkistan Birliği okuyucuları için şâyân-ı tavsiye telakki edildiğinden Türk Alemiyiz websayfasından iktibas edilerek nazar-ı dikkatinize takdim edilmiştir. Muhtevası ve paylaştığı fikirler tamamen yazarına aittir.

İlgili Gönderiler

1 / 19