Haberler

Hocalı: Acının, Vahşetin En Yakın Resmi

H

ocalı katliamı yakın tarihimizin en acı olaylarından
biri olarak hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.

Ermeni katillerin bir gecede yaptığı katliama bugün
olduğu gibi o gün de tüm dünya seyirci kalmıştı.

Bundan tam 23 yıl önce Azerbaycan’nın Dağlık Karabağ
bölgesindeki Hocalı kasabasında Ermeni kuvvetleri  yüzlerce Türkü
katletti.

336. Sovyet Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı
kasabasına giren Ermeniler kadın çocuk erkek ayrımı yapmadan işkenceye varan
yöntemlerle eşine az rastlanır bir katliam gerçekleştirdiler.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gerilim ve
Dağlık Karabağ bölgesi meselesi 1980’lerin ikinci yarısından 1991’e kadar
sürdü.

Sonrasında 1991 yılının sonlarında başlayan savaş
Ermenilerin lehine gelişti. Rus desteğini alan Ermeniler Dağlık Karabağ
bölgesine girerek bölgeyi işgale ettiler

Stratejik bir önem sahip olan Hocalı kasabası Ermeni
kuvvetleri için mühim bir askeri hedefti. Kasaba aylarca top ateşine tutuldu ve
Ermeni kuvvetlerince abluka altına alındı. Etrafıyla bağlantısı kesildi.
Katliamın gerçekleştiği 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecede bölgedeki
Sovyetlerin 366. Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı kasabasında, 83 çocuk,
106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti.
Yaşanan sadece insanların katledilmesi değildi. Cesetler üzerinde yapılan
incelemelerde bir çoğunun yakılmış olduğu, gözlerinin oyulduğu tespit edildi.
Hamile kadınlar ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı
belirlendi. 

Hocalı Katliamı vahşetini yaşayan Ermeni gazeteci Daud
Kheriyan, o gün yaşananları böyle aktarıyor: “Gaflan denen ve ölülerin
yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı Kasabası’nın 1 kilometre batısında bir
yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir
kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa,
açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu.
Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu
tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra bütün cesetleri yaktılar.
Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi.
Yapabileceğim bir şey yoktu”

Yapılan vahşeti dönemin ermeni katil komutanı aynı
zamanda Asala terör örgütünün de başkanı olan Monte Melkonyan’ın anılarından
dinleyelim.

Melkonyan’ın ölümünden sonra, Markar Melkonyan kardeşinin
günlüğünü Benim Kardeşimin Yolu (My Brother’s Road) başlığıyla ABD’de çıkardığı
kitapta Hocalı Katliamı şöyle tasvir ediliyor:

Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni
savaşçısı, Hocalı’nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek, kasaba
sakinlerini doğudaki açılışa doğru sıkıştırmışlar. 26 Şubat sabahına kadar
mülteciler Dağlık Karabağın doğu yüksekliklerine ulaşmış ve aşağıdaki Azeri
kenti olan Ağdam’a doğru inmeye başlamışlar. Burdaki tepeciklerde yerleşen
sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri onlara
ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova İnsan Hakları İzleme Örgütüne verdiği
açıklamada “Onlar sürekli ateş ediyorlardı” diye konuşmuştu.
Arabo’nun savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları bıçakları
kınlarından çıkararak bıçaklamaya başlamışlar.

Katliamın ardından Ermenistan Dağlık Karabağ’ı ve
Azerbaycan topraklarının bir kısmını işgal etti. Şu anda 1 milyon 200 bin
Azerbaycan Türk’ü asırlardır yaşadıkları Karabağ’dan uzakta, sürgün hayatı
yaşamaktadır.

Azerbaycan’ın bütün iyi niyet girişimlerine rağmen
Ermenistan’ın işgalci tutumu yüzünden Dağlık – Karabağ meselesi çözülemiyor.
BM’nin tavrı da her zamanki gibi insanlıktan yana değil.

Bu zulmü yapanlar er geç bunun hesabını hem tarih önünde
hem de uluslararası mercilerde verecekler.

Bu yapılan acıyı her zaman hafızalarımızda diri tutarak
gerek Hocalı katliamında gerekse Karabağ işgali sırasında şehit edilenler başta
olmak üzere, dünyanın her köşesinde zulme uğrayan ve gelmiş geçmiş bütün aziz
şehitlerimizin ruhları önünde minnet ve saygıyla eğiliyoruz.

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 74