030 senesinde Gazne’de vefât eden Sultan Mahmûd Gaznevî’nin Hindistan’a yaptığı on iki seferle ve daha sonra gelen Gazneli hükümdârlarının emrinde Kalaç ve diğer Türk boyları bu memlekete yayıldılar ve buralara İslâm dînini ve medeniyetini de götürdüler.
Beş asır sonra, Emir Tîmûr Gürgân Hanın torunlarından Bâbür Şâh, 1526 senesinde Hindistan’ı alıp büyük bir İslâm devleti kurdu. Bu devlet 1858 senesinde İngilizlerin işgâline kadar, 342 sene sürdü. Bu devirde Tîmûroğulları, ancak Osmanlı Medeniyetiyle mukâyese edilebilecek parlak bir medeniyet kurdular.
Bâbürlü câmilerinin en mükemmeli Asya’nın en büyük câmii olan Dehli’deki Şah Cihân Câmiidir. 108 m eninde 108 m boyunda, kare şeklinde olan Şah Cihân Câmiinin kapalı kısmının eni 67, derinliği 30 metredir. İki minâresinin yüksekliği 43 metredir. Avlusu, sivri kemerli revaklarla çevrilmiştir.
Bâbürlü mîmârîsinin şaheseri, Şâh Cihân’ın zevcesi Mümtaz Mahal için Agra’da yaptırmış olduğu Tâc Mahal’dir. 1.30 m yüksekliğinde, 250×110 m ölçülerinde kürsü denilen ve kırmızı kum taşı döşeli bir sâha üzerinde kurulan 6 m yüksekliğinde ve 95×95 metre en ve boyunda, beyaz mermerden bir avlunun ortasında yer alan türbenin kubbesi de 75 m yüksekliğiyle dünyânın en yüksek kubbelerinden biridir. Türbenin köşeleri kesik kare biçimindedir. Yâni sekiz kenarlıdır. Türbede, Selçuklu, Tîmûr devri ve Osmanlı mîmârî özellikleri görülmektedir. Son araştırmalara göre Tâc Mahal’i Mîmar Sinan’ın talebelerinden olup Hindistan’a giden Osmanlı Mîmarı Yûsuf’un oğlu Mîmar Ahmed’in yaptırdığı sanılmaktadır.