Dil ve EdebiyatTürk Dili

Hangisi Türkçe?

M

illetimin her saat, her dakika konuşup söyleştiği mi? Radyonun, Televizyonun beyinlerimize bir çöp tenekesiymiş gibi sabahtan gece yarısına kadar boşalttıkları mı Türkçe? İlkinden üniversitesine kadar mektep kitaplarını bir salgın hastalık gibi istilâ edip, derslerden önce çözüm bekleyen bir yığın anlaşılmaz, piç kelime mi Türkçe? Kısaca, Türk milletinin konuştuğu mu? Yoksa bu düğmeli, ipli kuklaların ezberleyip, ezberleyip söyledikleri mi Türkçe?

Dilimizde ve beynimizde henüz dipdiri, taptaze yaşayan ana dilimizin yerine bu deli saçmalarını dinlemeğe bizleri kim mahkûm ve mecbur edebilir? Bu tepeden inme buyrukları ile bize bir “zır deli dili” ferman eden deli sultan kimdir? Hangi kuruluştur? Bu dediği dedik dil despotu “saltanattan, sultandan kurtulan” vatanda ne menem bir saltanatın vârisidir ki bir okuyup üflemesi ile mektep kitapları da radyo da, televizyon da buyruğu altına girip tercüme dahi edilemeyen anlaşılmaz lâflar ederek beyinleri ve asabları allak bullak edebiliyor.

Hiç bir millet, hattâ sömürge haline gelmiş talihsiz milletler dahi, bizim yaşadığım  faciayı yaşamamış, yaşayan dille, uydurulan dilin arasında serseme döndürülmemiştir. Hiç bir yerde ne yaptığını bilmeyen bir azınlığın, yahut ne yapacağını çok iyi hesaplamış olan bir hainler gurubunun bu derece azgınlaştığı, cahilliğinden ve köksüzlüğünden aldığı kuvvetle bu kadar küstahlaşıp, çılgınlaştığı görülmemiştir.

Halkının anlamadığı dille konuşup, ama halka dönük olduğunu söyleyen prof., yazar, çizer, müzisyen, öğretmen, parti lideri bize has tiplerdir. Dil uyduran, yakınlarını o dille konuşmağa mecbur etmek için dayak ta dahil zora baş vuran delilerin mevcudiyetini tıp otoritelerinden öğreniyoruz.

Sadece ailesine zor kullanacak kadar âciz olan bu tip deliler bizimkilerin yanında ne kadar masumdur. Nihayet yakınları delisini bir doktora havale ederek zulmünden kurtulabilir. Ama Türk milleti ne yapabilir? Kendisine en çileli ve zor devrelerinde musallat olan bu delilerden nasıl kurtulabilir, onları hangi yüce ve âdil makama havale edebilir? Tabii her âciz kalmışın, her yüreği yanmışın yaptığı gibi önce Allah’a ve O’nun hiç şaşmayan adaletine.

Ama her inanan bilirki, Allah bilhassa hınzır ve hâin delilerin hesabını görmekte çok sabırlıdır. Çünkü onlar pek uzun bir hesap verici olacaklardır. Bizlerin ise artık sabırlarımız taşmıştır.Türk dilinin düşürüldüğü kepaze oyuna son verecek, maslahat dejjil, meşru müdafaa zamanı olduğunu anlamış, gururunu ve asabiyetini küçük hesapların değil, milletinin emrine vermiş bir erkişinin temsil ettiği makam arıyoruz..

Zaman akmakta, atı alan Üsküdar’ı geçmektedir. 60 ından sonra komünist olup, dil değiştiren Prof., Yazdığı ve söylediği Necedir anlaşılmayan Rus ve Kızıl Çin taraftarı yazar, aydın olmayı, bu uydurma dili daha da anlaşılmaz hale getirerek konuşmak zanneden bazı zavallılar kadar küstah değil, ama cesur olmağa mecburuz. Delilerin ve hainlerin zincirsiz, bazı mahlûkların ise ipsiz dolaştığı Türkiyemde, akıllıların ve faziletlilerin zincirlerini kırması, taşları bağlayan ipleri ise artık kesmesi lâzımdır.

Av. Hicran Göze

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128