ısır’ı idare edenler elden çıkan yerlerin geri alınması maksadıyla
savaşa karar verdiler. Mercidâbık savaşından canını kurtararak kaçma
başarısı gösteren Canbirdi Gazâlî, beş bin kadar Çerkeş savaşçısıyla
Gazze’ye gönderildi. Canbirdi Gazâlî kuvvetleri Gazze yönünde yürüyerek
El-Âşir’e geldiği zaman, Sadrazam Sinan Paşa ve oğlu îsâoglu Mehmed
Bey’in kuvvetlerinin Remle denilen yerde beklediği öğrenildi.
Osmanlı ve Mısır kuvvetleri Han-Yunus denilen yerde karşı karşıya geldiler. Osmanlı târihinde ilk Gazze savaşı burada yapıldı.
Sadrazam Sinan Paşa, dinlenmeden, toparlanmadan düşmana taarruz ederek
hepsini yok etmek maksadıyla baskına karar verdi. Etrafa Şam’a döneceği
haberini yaydı. Karanlık bir gecede Remle’den çıkarak Şam’a doğru
yürüyüşe geçti. Bir süre yürüdükten sonra, yön değiştirerek Han Yunus’a
döndü. Burada Çerkes-Kölemenliler ile karşı karşıya gelindi.
Osmanlı kuvvetleri hemen savaş düzenine geçirildi. Sağ yanda Teke beyi
Ferhat Bey’in kuvvetleri, ortada Sadrazam Sinan Paşa, sipahiler ve
yeniçeriler, sol yanda Gazze Beylerbeyi Mehmed Bey yerlerini aldılar.
Bir tabur kadar da toplar mevzilendirilmiş ateşe hazır bulunuyorlardı.
Mısır kuvvetleri ise; sağ yanda Gazi Bey ve kuvvetleri, ortada Canbirdi
ve kuvvetleri, sol yanda da İskenderiye Beyi Hüdâberdi Bey ve kuvvetleri
yerlerini aldılar (21 Aralık 1516).
Topçu ateşi desteğinde taarruza ilk defa Osmanlı kuvvetleri başladı. Bu
ilk taarruzda Osmanlı kuvvetleri başarılı oldular, Mısırlılar karşı
koyamadılar, geride bir geçide doğru çekilmeye başladılar. Ve geçidi
tuttular. Maksatları Osmanlı kuvvetlerini üzerlerine çekmek burada
sıkıştırmak ve yok etmekti.
Durumu çok iyi gören ve kavrayan Sinan Paşa, karşı tarafın bu hilesini
boşa çıkarmak için, yeniçerilerle diğer yayaları, boğazın açığından ve
iki tarafından ilerletti. Osmanlı kuvvetleri boğazı aşıncaya kadar bu
kuvvetler Mısır kuvvetlerini ok yağmuruna tuttular. Bir yandan da tüfek
ateşleriyle onları kıpırdatmadılar. Topçunun da ateşleri karşısında
burada hareketsiz kalıp, kıpırdayamayan Mısır kuvvetleri, çareyi
çekilmede buldular ve daha gerilere gittiler. Bu suretle açığa çıkmak
zorunda kaldılar. Bu sırada Sinan Paşa kuvvetleri, düşmanın ensesinde
sıkı bir takiple yakalarını bırakmadı.
Son durumda Han Yunus civarında iki taraf da yeniden toparlanarak karşı
karşıya geldiler. Aynı zamanda iki taraf da taarruza geçtiler.
Karşılıklı çarpışmalar akşama kadar devam etti. Her iki taraf inatla,
boğuşuyor bütün savaş ustalıklarını gösteriyordu. Osmanlı topçularının
şiddetli ateşi semeresini veriyor, Mısır kuvvetleri dağılıyordu. Savaş
alanı ölülerle dolmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayan Çerkeş
Memlûkleri, canlarını kurtarmak için çöle doğru kaçmaya başladılar.
Reisleri de arkasına bile bakmadan kaçtı ve canını zor kurtarabildi.
Savaşa giren Mısır kuvvetinin ancak onda biri kaçabilmiş, kalanı da ya
ölmüş ya da esir edilmişti. Ölenler arasında kumandanlar da vardı.
Mısırlılar, savaş alanında çok miktarda ganîmet bırakmışlar bu sırada
bir çok bayrakları da ele geçirilmişti. Zaferi kazanan Sinan Paşa bir
gece yürüyüşü ile ertesi sabah Gazze’ye geldi. Burada Gazeliler ile
Remlelilerin birleşerek, Osmanlı askerlerini pusuya düşürmek istedikleri
öğrenildi. Sinan Paşa hepsini yakalayarak cezalandırdı. Zafer haberi
mektupla Yavuz Sultan Selim Han’a bildirildi.
Bu zaferlerden sonra Mısır’ın son kapısı da açılmış ve Suriye ile Filistin’in tamamı ele geçirilmiş oldu.
Bu esnada, Yavuz Sultan Selim Han, yanında musahibi Hasan Can ile
tarihçi İdrîs-i Bitlisî ile beraber Kudüs’e gitti. Burada Peygamberlerin
kabirlerini ziyaret etti. Mescid-i Aksâ’da namaz kıldı. Hazreti
İbrahim aleyhisselamın kabrini ziyaret için Halilürrahman’a gitti ve
bir gece içinde tekrar otağına döndü.