Sultan Abdülhamid Han

Sultan Abdülhamid Han’ın Muhafız Alayı

resim

A

dülhamid Hân, saltanatında sancıların daha da arttığı yıllarındadır. Bir gün “Cuma Selamlığı” adı
verilen merasimden cuma namazı dönüşü Hamidiye Camii’nden Yıldız
Sarayı’na avdet ettiğinde şaşırtıcı bir manzarayla karşılaşır. Nöbet
mahalleri boştur. İç kapıdaki iki nöbetçi hariç askerler, nöbet
yerlerini terk etmişlerdir. Padişah, manzarayı görünce, üzülür ve o
üzüntüyle bu iki askere sorar:

-Diğer nöbetçiler nerede?
-Bilmiyoruz Padişahım. Kumandanımız herkese istirahat verdi.
-Siz, niçin gitmediniz?
-Biz, atalarımızdan böyle öğrendik Padişahım, nöbet yeri terk edilmez.
-Siz nerelisiniz, kimlerdensiniz?
-Söğütlüyüz Padişahım, Kayı Boyu’ndanız.

Sultan, askerlere teşekkür ettikten sonra makamına geçer ve maiyetindekilerin gelmesini emreder. Gelirler. Onlara der ki:
“Bugün anladım ki atam Ertuğrul’un âdetini bırakmışız! Bana Ertuğrul
Gazi ile birlikte Söğüt’e gelmiş Kayı ailelerinin gençlerinden bir
muhafız alayı kurun!”

Mâbeyn Başkâtibi Tahsin Paşa bu
işle vazifelendirilir. Halife-i Müsliminin seçilecek gençler için
aranmasını talimat verdiği vasıflar şunlardır:

-Çok iyi ata
binen, boylu-poslu, cengaver, beş vakit namazını kılan, güzel ahlâklı,
mazbut, işine sâdık gençler… Tahsin Paşa, Söğüt’e gider ve dört yüz
küsur Oğuz genci arasından iki yüz genç seçer. İnsanın asili
seçilmiştir. Daha sonra da onların bineceği cins atlar seçilir. Ertuğrul
Alayı veya Söğüt Alayı da denilen bu muhafız birliği mensuplarının
bindikleri atların tamamı beyazdır. Fausto Zonaro adlı meşhur saray
ressamı İtalyan ustanın 1901 Yılında “Ertuğrul Süvari Alayı Köprüde”
diye bu yiğit eratın Mecidiye/Galata Köprüsü’nden geçişini resmettiği
yağlı boya eser, Hünkâr tarafından çok beğenilmiş ve ressam, Mecidiye
Nişânı ile taltif edilmiştir. O tablo, bugün Millî Saraylar
Koleksiyonu’ndadır.

Son âna kadar Hakanlarına hizmet eden dürüstlük ve sadakat âbidesi o Kayı çocuklarını rahmetle yâd ediyoruz.
Onların ettiği bir yemin vardır ki hatırlamakta fayda var. Zira şu gün olmuş bize “Osmanlılar Türkçe mi konuşuyordu?” diye samimiyetle soranlar olmakta.
İşte Ertuğrul Alayı’nın güne başlarken ettiği yemin:

Bismihu
Güneş batsın, ay çıksın.
Gece güne, gün geceye devrilsin.
Halifem Sultanımın yolu yolumdur,
Benim kolum, O’nun koludur.
Silahımın üstüne,
Tohumu çıkartan toprağım üstüne
Kuyunun üstüne
Zindanın üstüne
Atam Ertuğrul Gazi üstüne,
Sadakatim boynumdur
Boynum doğrudur
Kılıcım eğridir.
İhanetten Allah korusun
Beni kendi kılıcımla doğrasın
İşte Kur’ân-ı azimüşşân, işte elim
Ekmek, tuz hakkı için
Allah’ın sözüne yemîn olsun
Hem vallâhî, hem billâhi, hem tillâhî
Devletimin bekasını her şeyden önde tutacağıma
Sultanımın canını kendi canımdan önde tutacağıma
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın sözüne bağlı kalacağıma
Dînim üzerine and içerim…

İlgili Gönderiler

1 / 17