İ
stanbul Eminönü denilen yerde bulunan Yeni Cami’nin inşaası 1597 yılında Safiye Sultan tarafından başlatıldı.
Dikkate şayan üslubu ile mimari tarihimizde büyük bir yeri olan Yeni Cami, çok orijinal planı ve fevkalade tezyinata sahip bir Osmanlı eseridir.
Yeni cami’nin plânı, Mimar Sinan’nın Şehzade Camiinde kullandığı plânın daha ayrıntılı bir şeklidir ve ortada büyük bir kubbeyi tutan dört ayak ile, yanlarda dört yarım kubbeden meydana gelmiştir. Kare bir alanı kaplayan bu merkezî kubbe ile dört yarım kubbenin köşelerinde kalan boşluklar, küçük tam kubbelerle Örtülmüştür. Yalnız avlu tarafında mevcut olan alt ve Üst galerinin ilâvesiyle bina dikdörtgen bir şekil almıştır. Kuzeydoğu ve güney batı uzun cephelerinde dıştan ve içten ufak sütunlara dayandırılmış ufak galeriler ve maksureler vardır.
Cami alçak bir yerde kurulduğu için, oldukça yüksek bir su basmanın üstüne inşa edilmiştir. Buraya merdivenlerle çıkılmakta ve cümle kapılarından içeriye girilmektedir. Cami, diğerlerinde olduğu gibi bir harım ile şadırvan avlusundan ibarettir. Bu avlu kare bir alanı kaplamakta ve her kenarda 6’şardan toplam 20 sütun bulunmaktadır. Bu direkler 24 kubbeyi taşımaktadır. Avlunun ortasında gayet sanatlı sekiz köşeli, İstalaktitli başlıklara ve kemerlere dayanan kubbeli bir şadırvan vardır.
Bu avludan oldukça nefis istalaktitlerle süslenmiş cümle kapısını geçerek İçeri girdiğimizde, camiin dört ayak üzerine oturmuş büyük kubbesini ve insanda sonsuzluk duygusu meydana getiren kavsinin altında kademeleşerek onu tutan yarım kubbeleri ve tali kemerleri görürüz. Cümle kapısının önündeki iç galeri 8, 12, 16 kenarlı ayaklara oturmakta ve biraz yayvan olan kemerler galeriyi esas harîrnden kısmen ayırmaktadır. Yan ve arka galerilere, yanlardaki istinat duvarları içindeki merdivenlerden çıkılmaktadır.
Camiin tam ve yarım kubbeleri, kemerlerden sonra istalaktitli bir silmeyi müteakip inşa edilmiştir. Böyle bir geniş ve müzeyyen silme hiçbir camide tatbik edilmemiştir. Yeni Cami’de klasik nizamların biraz zayıfladığı ve bu yüzden kubbenin biraz daha sivri inşa edildiği gözlemleniyor. Bu durum içeride, esas kemerlerde ve yarım kubbelerde de vardır. Yine beher yarım kubbeyi tutan üçer kemer hiçbir abidede o zamana kadar tatbik edilmemiş sepet kulplu kemerlere benzeyen basık yuvarlak şekillidir.
Camiin dış görünüşü Süleymaniye’ye göre biraz daha sivri ehramı şekli çok düzenli ve ahenkdardır. Büyük kubbe yarım kubbelere, onlar da daha küçük-kubbe ve kemerlere dayanmaktadır. Camiin Hünkâr mahfilinin altında maksurelerin dayandığı sütunlardan ayrı İki tane somaki mermer sütun vardır ki, Girit savaşı ganimetlerinden alınarak buraya konulmuştur. Renkleri kırmızımtrak sarı olan bu sütunlar oldukça makbul parçalardır.
Camiin üçer şerefeli. oldukça mevzun olan iki minaresi vardır ve camii şadırvan avlusundan ayıran büyük cümle kapısı duvarının iki ucuna inşa edilmişlerdir.