en onun adını lise yıllarımda duymuştum.
1970’li yılların ikinci yarısıydı. O yıllarda yaptığı aylar süren açlık
greviyle gündeme gelmişti. Efsane bir isim olmuştu. Benim zihnimde kırk
kişiyle Çin sarayını basan Kürşat gibi biriydi. Yahut o yıllarda
okuduğumuz çizgi romanlardaki kahramanlar Tarkan, Karaoğlan gibi…
Öylesine yiğit, destanlara lâyık bir isim…. Mustafa Cemiloğlu…
Ya
da şimdiki resmî adıyla Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu. Resmî adı bu
artık ama benim dilim hâlâ, o lise günlerinde kendisini bir efsane
kahraman olarak tanıdığım isim olan “Cemiloğlu” demeye yatkın…
Geçen
hafta bir dizi görüşme için ABD’deydi Cemiloğlu. Amerika Türk İslâm
Ülkü Ocakları’nın tertib ettiği bir öğle yemeğinde bir araya geldik.
Bize son temaslarından bahsetti. Kırım Türkleri’nin meselelerini
anlattı. Sonuçta benim zihnimde iki esas mesele belirdi:
1-Millî kimlik davası. Bu meselede eğitimin ve okulların rolü büyük. Hâlâ eğitim konusunda çok fazla eksikler var.
2-Ekonomik durum.
Bir
millet çoluk çocuk, kadın erkek, bir gece yarısı evlerinden yaka paça
sürülüp çıkarılmış… Yollarda bellerde ölüp kalanlar bir yana, yıllarca
sürgünde yaşadıktan sonra sağ kalıp ata toprağına dönmek nasib
olanların karşısına da dev gibi dertler çıkmış elbette. Ev, toprak,
iş…
Türkiyeli Türkler olarak, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Türkler olarak ne yapabiliriz diye düşündük.
Bir toplantıda şöyle demiş Cemiloğlu, “Kırım için ne yapabiliriz?” diye soranlara: “Kırım için hiçbir şey yapmasanız bile, rahatlamaya gelseniz yeter.” Rahatlamaya yani tatile… ;
Kırım
yarımadası eski Rusya’dan, eski SSCB’den beri çok gözde bir tatil
bölgesi. Ama Türkiye’den hiçbir turizm yatırımcısı rağbet etmemiş
şimdiye kadar. Tatilcilerin de rağbet ettiği yerler listesinde değil.
Halbuki hep Akdeniz diyeceğimize bir de Karadeniz diyebiliriz. Seyahat
acentelerinde Maldiv Adaları var da neden Yalta, Sivastopol, Bahçesaray
yok? diye sorabiliriz. Turizm yatırımcılarımız komşu ülkelerde oteller,
tatil köyleri inşa ediyor; neden biraz da yüzlerini Kırım tarafına
çevirmiyorlar, diye sorabiliriz. Kırım yarımadası, Kırım Özerk
Cumhuriyeti bir Suriye kadar ilgiyi hak etmiyor mu?
Ayşe Göktürk Tunceroğlu