H
azreti Mevlana “İdrak mazinin tarikatındandır” der. Yine bir başka sözünde hazret; “İnsan ne kadar geriyi görürse o kadar ileriyi görür” demiştir. Zaman zaman şanlı tarihimizi hamaset için kullanıyoruz da tecrübe için, ileriye bakmak için değerlendirdiğimiz pek azdır.
Millî tarihimize yönelik Ermeni iftiraları, son yıllarda özellikle Avrupa ve dünyanın farklı devletleri tarafından desteklenir hâle getirilmiştir. Tarihî ve bilimsel gerçeklerden uzak iddialar; bazı ülkelerin parlamentolarında gündeme alınarak ve devletimiz ve milletimiz zan altında bırakılmaktadır. Tarihinin hiçbir döneminde başka kavimlere yönelik soykırım uygulamamış; bilakis, defalarca katliamlara maruz kalmış olan necip Türk Milleti; dünya tarihinde hoşgörü ve birlikte yaşama arzusunun timsali olmuştur.
Tarihin en eski medeniyetlerinden birinin sahibi olan Türkler, zamanında bilinen dünyanın üçte ikisine kadar hâkimiyet kurmuş bir kavim olarak, eğer soykırım ve asimilasyon yapmış olsaydı; bugün hayatını devam ettiren birçok millet tarih sahnesinden silinmiş olacaktı. Bugüne kadar sayısız kavimler ve kültürler başka unsurlar tarafından asimile edilmiş, katledilmiş, soykırıma tabi tutulmuş ve tarih sahnesini terk-i diyar etmiştir.
Ancak, ecdadımız, yüz yıllarca egemen olduğu çok geniş coğrafyada yaşayan kültürlere ve kimliklere saygılı davrandığı için her millet millî kimliğini ve kültürünü kaybetmeden varlıklarını sürdürebilmişlerdir.
Milletimiz bırakın bünyesindeki unsurları asimile etmeyi tam aksine hakim olduğu bölgelere medeniyetini ve teknolojisini taşımış, o devirler, bu bölgelerde yaşayan milletler için de huzur ve barış dolu zamanlar olmuştur. Tüm bunlar bir hamaset değil, tarihî ve bilimsel tartışılmaz gerçeklerdir. Eğer aksi bir durum olsaydı bırakın Anadolu’yu bugün Balkanlar’da, Kafkasya’da, Afrika’da ve Orta Doğu’da devlet kurmuş olanlar tarihin tozlu sayfalarında duran birer hatıra olmaktan öteye geçemeyecekti.
Yaşlı dünyamız şahittir ki, tarihte baskı, şiddet ve soykırımı strateji olarak kullanan emperyalist güçler, egemenlik alanlarına hiçbir şey katmamış, bıraktıkları sömürü gözyaşı ve acının izleri günümüzde bile hâlâ canlılığını hissettirmektedir. Oysaki ecdadımız hâkim olduğu topraklarda bıraktığı maddi yatırımları ve fikri mirasıyla hâlâ minnetle yâd edilmektedir…
Osmanlı coğrafyasında Ermenilerin teminatı yine Osmanlı devletiydi. Ancak Ermeniler başta Rusya ve Avrupa’nın kışkırtma ve oyununa gelerek terör ve kargaşa çıkarttılar. O zaman istenmeyen bazı olaylar meydana geldi. Şimdi Ermeni meselesi 2015 yılında yine aynı devletlerin marifetiyle önümüzde ciddi bir problem olarak duruyor. Bu meseleyi halletmenin yolu daha aktif politika, diplomasi ve bilimsel olarak hadiseyi ortaya koyarak çözülebilir diye düşünüyorum…