mparatorluk arşivi “Hazine-i Evrak”, Osmanlı çatısı altında müşterek hayat yaşıyan 40 küsur devletin bir kaç asırlık mazisi, bu arşivde yatmaktadır. Ve bu arşivde, hakkında mühim vesikalar bulunmıyan pek az Avrupa devleti mevcuddur. Bu arşiv, bugün İstanbul’da toplanmıştır.
Arşive önce “defter-hâne“, sonra “hazîne-i evrak” denmiştir. Osmanlı’nın hazine sözüne lâyık gördüğü üç hazineden biridir. Diğer ikisi gibi altın ve mücevher hazinesi olmayıp, kâğıdlardan, defterlerden ibarettir ama, büyük bir mazinin, geniş bir târihin hazinesidir.
Arşivin başında, defter emini bulunuyordu ve âmiri, nişancı idi. Defterler üzerine kayıt düşmek, değişiklik yapmak için, sadrâzam emri şarttı ve bu takdirde yalnız nişancı, kendi el yazısıyle bu değişikliği yapabilirdi. Bu elyazısı değişikliğe, sadâret fermanı eklenirdi. Zîrâ bir kalem oynatmakla, akıl almaz menfaatler el değiştirebilirdi.
Bir defterin arşivden çıkması yazılı sadrâzam emri ile olurdu, şifahi sadrâzam emri geçersizdi. Sadrâzam, incelemesini bitirip iade edilince, deftere, hangi müddet içinde arşiv dışında kaldığı kaydı düşülürdü (Mühimme Defteri, İli, 616, sene 1113).
Defter emini istenen defter ve vesikayı, milyonlarca emsali arasında, bir kaç dakika içinde bulabilirdi. Fevkalâde bir şekilde tasnif edilmişti. En mühim koleksiyonlar içinde şunlar anılabilir: Pâdişâh hatt-ı hümâyûnları, her yılın hükümet karâr-nâmelerini çok büyük bir defter hâlinde toplıyan Mühimme defterleri, bütün imparatorluğun tapu ve kadastrosu mâhiyetinde olan ve Mufassal tâbir edilen defterler, bunların sinoptik ve devlet adamlarının bir görüşte inceliyebilecekleri şekilde tanzim edilmiş “Defter-i Mücmel” veya “Defter-i İcmal” tâbir edilen kısaltılmışları, Osmanlı devletinin imzaladığı muahedelerin karşı devletçe tasdik edilmiş asil nüshaları…
Meselâ 1885-1922 arasındaki son 37 yıllık meclis-i vükelâ (kabine) müzâkere ve karar mazbataları, 224 büyük cild tutmaktadır. 1839-1922 arasındaki son 83 yıla âid 6 pâdişâhın evvelce “Hatt-ı hümâyûn” denen irâde’lerinin yekûnu 80.000’dir.
Asıl Osmanlı Arşivi dışında, çok mühim başka arşivler de İstanbul’da toplanmıştır ki başta Topkapı Sarayı Arşivi gelir. Bir çok Osmanlı nezâretinin arşivleri de ayrı yerlerdedir.
Ankara’da toplanan vakıflar arşivi, Genelkurmay Başkanlığı Harb Târihi Dâiresi’nde toplanan arşiv, Ankara’daki arşivlerin en ehemmiyetli ikisidir. Mahkeme-i şer’iyye arşivleri 18 ayrı şehirdedir.
Asırlardan beri imparatorlukta görülen bütün dâvaların celseleri, şâhid ifâdeleri, kadı hükümleri, ehl-i vukuf raporları, buradadır. Bu suretle Türkiye’de Osmanlı târihi üzerinde çeşitli arşiv ve kütübhânelerde bir kaç milyar vesika bulunduğunu söylemek mümkindir.
Yeryüzünde başka.hiç bir Türk ve islâm devletinin, bu zengin malzeme ile uzaktan bile mukaayese edilebilecek bir arşiv malzemesi mevcud değildir.
Yüz milyonlarca Türkçe ve Osmanlı devletine âid arşiv malzemesi de bugün Osmanlı’dan ayrılan çeşitli devletlerde kalmıştır. Ayrıca Avrupa arşivlerinde Osmanlı ile ilgili vesikaların yekûnu da yüz milyonlara varmaktadır. Keza hiç bir başka İslâm devleti için, böyle bir durum, uzak bir mukaayese bile kabul etmemektedir.
Osmanlı arşivinin ancak onda bir kadarı incelenebilmiş, yüzde birden az bir malzeme yayınlanabilmiştir. Bu da asıl Osmanlı tarihînin XXI. asrın 2. yarısından önce kaleme alınamıyacağını gösterir.
Akla gelmiyen yerlerde Türkçe Osmanlı arşiv malzemesi vardır. Meselâ Kudüs Fransisken manastırında 2.644 Türkçe vesika mevcuddur (P.Eutimio Castellani, Catalogo dei Firmam, Kudüs 1922).
Romanya arşivlerinde 210.000, Bulgaristan’da 500.000 kadar Türkçe defter ve vesika mevcuddur (Mihail Guboğlu, VII. Türk Târih Kongresi Zabıtları, 502). Gana ve Nijer arşivlerinde, Osmanlı’nın Orta Afrika’daki hâkimiyeti üzerinde vesikalar mevcuddur.
Yılmaz Öztuna